Logo

Halkalı-Kapıkule Demiryolu Projesi Kapsamında Acele Kamulaştırma İşlemi Üzerine Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

6. Daire – 2023/914 – 2023/7795 – 01.11.2023


🔎 Karar Özeti

Danıştay, Halkalı-Kapıkule Demiryolu Projesi kapsamındaki taşınmazların acele kamulaştırılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının hukuka uygun olduğuna karar vererek davanın reddine hükmetmiştir. Mahkeme, kamulaştırma işleminin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na uygun olarak yapıldığını ve kamu yararı ile acelelik halinin varlığını kabul etmiştir.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y ALTINCI DAİRE Esas No : 2023/914 Karar No : 2023/7795 DAVACI : … Boya Apre Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şti. VEKİLİ : Av. … DAVALILAR : 1- … – ANKARA… 2- … Bakanlığı – ANKARA VEKİLİ : Av. … 3- … Müdürlüğü – … VEKİLİ : Av. … DAVANIN KONUSU : 2018 yılı Yatırım Programında … proje numarasıyla yer alan, Halkalı – Kapıkule Demiryolu Projesi kapsamında İstanbul, Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne illeri sınırları içerisinde bulunan ve karar eki harita ve listede güzergahı, bulunduğu yer ile ada ve parsel numaraları gösterilen taşınmazlar ile üzerindeki muhdesatın Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 24/10/2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 23/10/2018 tarihli, 202 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının, Tekirdağ İli, Çerkezköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istenilmektedir. DAVACININ İDDİALARI : Somut olayda acele kamulaştırmanın yasal şartlarının mevcut olmadığı, usul ve yasaya aykırı olan dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. DAVALILARIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, esasa ilişkin olarak; Tekirdağ İli, Çerkezköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında demiryolu koruma kuşağı içinde kaldığı, Halkalı – Kapıkule Demiryolu Projesinin 2007 yılında Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından onaylanıp, 2014 yılında Avrupa Birliği hibe fonları ile yapımına başlanılması amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünce revize edilen bir proje olduğu; Edirne’den Kars’a kadar YHT hattını bütünleştirecek olan Halkalı -Kapıkule Demiryolu Projesi koridorunun Avrupa ile ülkemizi bağlayan hatta Avrupa ile Asya ve Orta Doğudaki bir çok ülkeyi ve kıtayı birleştiren bir coğrafyada bulunduğu , Halkalı -Kapıkule Demiryolu hattı ile Marmaray ve 3. Köprü -3. Havaalanı Demiryolu hatları bağlantılarının tamamlanmasıyla yıllık 7 milyon yolcu düzeylerinde bir talebe hizmet vereceği, ayrıca yılda 14 milyonu aşan yük taşıma taleplerine cevap verilebileceği, enerji tüketimi açısından dışa bağlı ülkemizde hızlı trenin elektrik enerjisi ile çalışacağından petrol tüketimi ihtiyacının azalacağı ekonomik faydalarının yanı sıra karayollarından demiryollarına yönelik trafik nedeniyle olumsuz dışsal etkilerde azalma yaşanacağı, mevcut durumda İstanbul’dan Bulgaristan’a Halkalı-Edirne -Kapıkule rotalarından ulaşan üç güzergah bulunduğu ,bunların otoyol ,devlet karayolu ve yaklaşık 290 km.lik uzunluğa sahip olan tek hatlı demiryolu hattı olduğu ,düşük standartlardaki mevcut demiryolu hattına (yolcu için tasarlanan maksimum hız seviyesi 90 km/s iken ,yük için 65 km/s )yeni yapılacak hatla birlikte (yolcu için 200km/s ,yük için 110 km/s hız tasarımı) yeterli kapasitenin sağlanacağı; yapılmasında kamu yararı bulunduğu açık olan söz konusu proje güzergahında bulunan taşınmazların kamulaştırılması sürecinin usul ve yasaya uygun olarak gerçekleştirildiği; davanın reddine karar verilmesi gerektiği; davalılardan TCDD Genel Müdürlüğü tarafından, ayrıca, usule ilİşkin olarak, süresi içinde açılmayan davanın süreaşımı nedeniyle reddi gerektiği savunulmuştur. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir. DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava Tekirdağ İli, Çerkezköy İlçesi, Fevzi Paşa Mahallesi, 163 ada, 197 parsel sayılı taşınmazın, Halkalı – Kapıkule Demiryolu Projesi kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 23.10.2018 tarihli 202 sayılı Cumhurbaşkanı kararının, davaya konu taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır. Anayasa’nın 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Numaralı Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde, “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Bu husus Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da ortaya konulmuştur. Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde bu olağan kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 1. maddesinde; “Bu Kanun; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzelkişilerince kamulaştırılmasında yapılacak işlemleri, kamulaştırma bedelinin hesaplanmasını, taşınmaz malın ve irtifak hakkının idare adına tescilini, kullanılmayan taşınmaz malın geri alınmasını, idareler arasında taşınmaz malların devir işlemlerini, karşılıklı hak ve yükümlülükler ile bunlara dayalı uyuşmazlıkların çözüm usul ve yöntemlerini düzenler.” hükmüne ve 6. maddesinin son fırkasında; “Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur.” hükmüne, 6. maddesinde “….Cumhurbaşkanı veya bakanlıklar tarafından verilen kamu yararı kararlarının ayrıca onaylanması gerekmez. Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır.” hükmüne, 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden , dava konusu … ada ,… parsel sayılı taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında demiryolu koruma kuşağı içerisinde kaldığı ,dava konusu taşınmazı da kapsayacak şekilde tarım arazilerinin tarım dışı kullanımına yönelik olarak toprak koruma projesi hazırlatılarak Tekirdağ İl Tarım Müdürlüğü tarafından 15.10.2020 tarihinde onaylandığı, TCDD Yönetim Kurulu’nun … günlü ,… sayılı kamu yararı kararının Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın 30.05.2017 günlü,45132 sayılı kararı ile onaylandığı ,…Asliye Hukuk Mahkemesinin … D.İş esas sayılı dosyasında taşınmaza acele el konulmasına karar verildiği ,Edirne’den Kars’a kadar YHT hattını bütünleştirecek olan Halkalı -Kapıkule Demiryolu projesi koridorunun Avrupa ile ülkemizi bağlayan hatta Avrupa ile Asya ve Orta Doğudaki bir çok ülkeyi ve kıtayı birleştiren bir coğrafyada bulunduğu , Halkalı -Kapıkule Demiryolu hattı ile Marmaray ve 3. Köprü -3. Havaalanı Demiryolu hatları bağlantılarının tamamlanmasıyla yıllık 7 milyon yolcu düzeylerinde bir talebe hizmet vereceği, ayrıca yılda 14 milyonu aşan yük taşıma taleplerine cevap verilebileceği, enerji tüketimi açısından dışa bağlı ülkemizde hızlı trenin elektrik enerjisi ile çalışacağından petrol tüketimi ihtiyacının azalacağı ekonomik faydalarının yanı sıra karayollarından demiryollarına yönelik trafik nedeniyle olumsuz dışsal etkilerde azalma yaşanacağı, mevcut durumda İstanbul’dan Bulgaristan’a Halkalı-Edirne -Kapıkule rotalarından ulaşan üç güzergah bulunduğu ,bunların otoyol ,devlet karayolu ve yaklaşık 290 km.lik uzunluğa sahip olan tek hatlı demiryolu hattı olduğu ,düşük standartlardaki mevcut demiryolu hattına (yolcu için tasarlanan maksimum hız seviyesi 90 km/s iken ,yük için 65 km/s )yeni yapılacak hatla birlikte (yolcu için 200km/s ,yük için 110 km/s hız tasarımı) yeterli kapasitenin sağlanacağı anlaşılmaktadır. Bu durumda en kısa sürede Halkalı – Kapıkule Demiryolu Projesinin gerçekleştirilmesi amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda acelelik halinin bulunduğu sonucuna varıldığından taşınmaza el konulmasına imkan veren dava konusu Cumhurbaşkanlığı Kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği, düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı Yasanın 20/A maddesi uyarınca işin gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY: 24/10/2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 23/10/2018 tarihli, 202 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla, 2018 yılı Yatırım Programında … proje numarasıyla yer alan, Halkalı – Kapıkule Demiryolu Projesi kapsamında İstanbul, Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne illeri sınırları içerisinde bulunan ve karar eki harita ve listede güzergahı, bulunduğu yer ile ada ve parsel numaraları gösterilen taşınmazlar ile üzerindeki muhdesatın Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir. Bakılan dava, anılan kararın, Tekirdağ İli, Çerkezköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır. İLGİLİ MEVZUAT: Anayasanın 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü yer almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde, “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmüne yer verilmiştir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde, “İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.” hükmüne yer verilmiş; 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, kamu kurumları yararına kamulaştırmalarda yönetim kurulu veya idare meclisi, bunların olmaması halinde yetkili idare organlarınca kamu yararı kararı verileceği; 6. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde, kamu kurumları yönetim kurulu veya idare meclisleri veya yetkili idare organlarınca verilen kamu yararı kararlarının, denetimine bağlı oldukları bakanın onayı ile tamamlanacağı düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 27. maddesinde ise, 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından, mal sahibi adına, 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği ve anılan Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktarın, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlenmiştir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Usule ilişkin olarak; İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir. Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazete’de yayımlanması ilgililere tebliğ hükmünde olmadığından acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasada yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte bireysel işlem olması karşısında otuz gün içinde dava açılacak idarenin gösterilmesi suretiyle ilgiliye tebliğ edilmesi, Anayasada güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir. Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, usulüne uygun yazılı bildirimi üzerine otuz gün içinde veya öğrenme üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği, bu durumda 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/03/2015 tarihli, E:2014/5590, K:2015/891 sayılı ve Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararları da bu yöndedir. Uyuşmazlıkta, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil istemiyle … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:2022/512 sayılı dosyasında açılan davaya ilişkin dava dilekçesi ve tensip zaptının 02/01/2023 tarihinde davacıya tebliğ edilmesi üzerine dava konusu işlemden haberdar olunduğunun belirtildiği; davalı idareler tarafından ise, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belgenin dosyaya sunulamadığı anlaşıldığından, öğrenme tarihinden itibaren otuz gün içinde, 01/02/2023 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itiraz yerinde görülmemiştir. Esasa ilişkin olarak; Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gerektiği ifade edilmiştir. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verilmiş ve mülkiyet hakkı korunması gereken temel insan hakları arasında sayılmıştır. Mülkiyet hakkına müdahalelerin de olabileceği hükme bağlanarak, bu müdahalelerde kamu yararı, kanuni düzenleme ve ölçülülük ya da orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkının ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir. Bu bağlamda idarelerin, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabileceği 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde hükme bağlanmış ve devam eden maddelerinde kamulaştırmanın usul ve şartları düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda, kamulaştırma işlemleri açısından olağan ve acele kamulaştırma olmak üzere iki ayrı usul düzenlenmiştir. Olağan kamulaştırma usulünde; kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek ve özel hukuk tüzelkişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallar kamulaştırılırken, öncelikle yeterli ödenek ayrıldıktan sonra, aynı Kanunun 5. ve 6. maddelerinde belirlenen mercilerce kamu yararı kararı alınır. Kamulaştırmayı gerçekleştirecek idarece, sırasıyla, aynı Kanunun 7. maddesinde ayrıntısı belirlendiği üzere taşınmaza ilişkin ölçekli plan yapılır, taşınmazın maliki belirlenir, vergi beyan ve değeri tespit edilir ve tapuya kamulaştırma şerhi verilmesinin ardından aynı Kanunun 8. maddesine göre idarenin uzlaşma yoluyla satın alma usulünün denenmesi gerekir. Bu yolla anlaşmaya varılamaması halinde, aynı Kanunun 10. maddesine göre idarenin ilgili belgelerle birlikte taşınmazın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesinde kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın idare adına tescilini sağlamak amacıyla dava açması gerekir ve ancak mahkemece tescil kararı verildikten sonra idare, kamulaştırmaya konu taşınmaz üzerinde tasarruf edebilir hale gelir. Diğer bir deyişle, olağan kamulaştırma usulünde, asliye hukuk mahkemesi, idare adına tescil hükmü kurmadığı sürece, idarenin taşınmaza el atma ve taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Acele kamulaştırma usulü ise, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinde belirlenen “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacında” veya “aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde” veya “özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” başvurulabilen, olağan kamulaştırma usulünden farklı olarak, idareye kamulaştırma işlemlerine ilişkin prosedürün sonuçlanmasını beklemeden, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, ilgili idarenin başvurusu üzerine, mahkemece, yedi gün içinde o taşınmaz malın Kanun’da belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değerinin, idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılması şartıyla, taşınmaz mala el koyma imkanı tanıyan ayrı bir istisnai usul olarak öngörülmüştür. Diğer bir deyişle, Cumhurbaşkanınca acele kamulaştırma kararı alındıktan sonra makul süre içerisinde taşınmaza el konulması amacıyla Asliye Hukuk Mahkemesince ilgili idarenin başvurusu üzerine verilecek el koyma kararı, el konulan taşınmazdan yararlanma imkanı sağlamakta, tescile ilişkin karar verilmediğinden tapuda mülkiyetin el değiştirmesi sonucunu doğurmamaktadır. Dolayısıyla, el koyma kararından sonra, idarenin taşınmazın mülkiyetinin devrini sağlayabilmesi için, kamulaştırma sürecinin diğer aşamalarını, yani olağan kamulaştırma prosedürünün gereklerini yerine getirme zorunluluğu bulunmaktadır. Bu kapsamda; idare tarafından, taşınmazın uzlaşma yoluyla satın alınmasının denenmesi, uzlaşma sağlanamazsa, 2942 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca “kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil” davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında, Mahkemece taşınmaz malikine gönderilen ve 30 gün içerisinde idari yargıda dava açılabileceği ihtarını içeren meşruhatlı tebligat üzerine, malik tarafından kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının iptali istemiyle görevli ve yetkili İdare Mahkemesinde dava açılabileceği; bu davada, kamulaştırma ve/veya kamu yararı kararının hukuka uygunluk denetiminin yapılacağı ve taşınmaz malikinin iddialarının incelenebileceği açıktır. Bu anlamda, acele kamulaştırma ile olağan kamulaştırma usulü arasındaki temel fark, olağan kamulaştırmada, ancak süreç sonunda mahkemece tescil hükmünün kurulmasıyla idarece kullanılabilir hale gelen taşınmazın, acele kamulaştırma usulünde, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere, sürecin en başında idarece kullanılabilir hale gelmesidir. Görüldüğü üzere, acele kamulaştırma usulü, idareye taşınmazlara olağan kamulaştırma usulüne göre daha hızlı ve kolay biçimde el konulmasını sağladığından, bireyin mülkiyet hakkının korunması bakımından da temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin anayasal ilkelere uygun işlem tesis edilmesi gerekmektedir. İdarelerin kamusal bir hizmetin görülmesinde gecikme yaşanması halinde daha fazla kayba uğramasının önüne geçilebilmesi amacıyla bu istisnai yola başvurması sonucunda, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkından yoksun kalmasına yol açılacağından, hizmetin gerçekleştirilmesinde amaçlanan kamu yararı ile bireyin hakları arasında adil dengenin bozulmamasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Acele kamulaştırma işleminin mülkiyet hakkından yoksun bırakma sonucunu doğuracak olması nedeniyle kesin, açık, öngörülebilir, belirli koşullar altında usulüne uygun olarak tesis edilmesi gerekmekte olup, olağan kamulaştırma usulünün malike sağladığı tüm güvenceleri ortadan kaldırmadığı da gözden uzak tutulmamalıdır. (AYM; Ali Ekber Akyol ve diğerleri, 16/2/2017 tarihli, başvuru no: 2015/17451 kararı) Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının kamu yararı amacına ve hukuka uygun olup olmadığına yönelik hukuki denetiminin diğer idari işlemler gibi yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden incelenerek yapılması gerektiği de açıktır. Bu kapsamda, acele kamulaştırma kararına yönelik yapılacak incelemede, nihai olarak taşınmazın kamuya devrinin gerçekleşmesi planlandığından, öncelikle acele kamulaştırma yoluyla el konulmak istenilen taşınmazın kamusal bir amaca -plan, proje ve bu konuda yetkili makamlarca alınan kamu yararı kararı gibi- özgülendiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Burada acele kamulaştırma işleminin kurucu unsuru olan kamu yararının bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak inceleme yapılacak olup, kamu yararının hukuka uygun olup olmadığına ilişkin incelemenin ise, olağan kamulaştırma sürecine ilişkin işlemlere -kamu yararı/kamulaştırma kararı, proje vb.- karşı ilk derece yargı yeri olarak İdare Mahkemesinde açılacak davalarda yapılacağı tabiidir. Diğer taraftan, acelilik halinin varlığının ortaya konulması, işlemin temel dayanağını teşkil etmektedir. Acelelik halinin varlığından söz edilebilmesi için, idarenin acele kamulaştırmaya konu taşınmaza bir an önce fiilen müdahalede bulunması için olağan usulden ayrılmasının bir zorunluluktan kaynaklandığının, diğer bir ifadeyle gecikmesinde sakınca bulunan bir faaliyetin gerçekleştirilmesinde üstün kamu yararı bulunduğunun ortaya konulması gerekmektedir. Acelelik halinin ve olağan kamulaştırma usulünden ayrılmasını gerektiren nedenlerin, kamu yararı ile özel mülkiyet hakkı arasındaki denge gözetilerek gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olayda, projenin ve hizmetin niteliği, mahalli veya ulusal ihtiyacın ivedilikle karşılanması gerekliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak yargı yerince değerlendirileceği açıktır. Dosyanın incelenmesinden; dava konusu taşınmazın, 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planında demiryolu koruma kuşağı içerisinde kaldığı; 2007 yılında Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan dava konusu Halkalı-Kapıkule Demiryolu Projesinin, 2014 yılında Avrupa Birliği hibe fonları ile yapımına başlanılması amacıyla Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğünce revize edildiği; TCDD Yönetim Kurulunun 22/05/2017 günlü, 15/86 sayılı kararıyla, dava konusu proje güzergahında kalan taşınmaz ve üzerilerindeki muhdesatın kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğuna karar verildiği; anılan kamu yararı kararının Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 30/05/2017 günlü, 45132 sayılı kararı ile onaylanarak tamamlandığı; öte yandan, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… D.İş sayılı dosyası üzerinden açılan acele el koyma davasında bilirkişilerce belirlenen acele el koyma bedelinin ilgili banka şubesine depo edildiği; Halkalı-Kapıkule Demiryolu hattı ile Marmaray ve 3. Köprü-3. Havaalanı Demiryolu hatlarının bağlantılarının tamamlanmasıyla, yıllık 7 milyon civarında yolcu taşıma kapasitesine ulaşılacağı; ayrıca bundan çok daha yüksek miktarda bir yük taşıma talebine de cevap verilebileceği; karayolu trafiğinden demiryolu trafiğine yapılacak aktarmanın, olumsuz dışsal etkilerde azaltma sağlayacağı anlaşılmaktadır. Proje kapsamındaki demiryolu yapım çalışmalarının hızlı bir şekilde tamamlanarak söz konusu hattın bütünüyle hizmete açılmasının projenin fonksiyonelliğini artırarak kamu yararına hizmet edeceği; bu çalışmaların kesintiye uğramadan, ivedilikle tamamlanması amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda kamu yararının ve acelelik halinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu durumda, projenin bir an önce tamamlanmasında kamu yararı ve acelelik halinin bulunduğu; öte yandan, dava konusu taşınmaza ilişkin kamulaştırma sürecinin 2942 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen hükümlerine uygun olarak yürütüldüğü sonucuna ulaşıldığından, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararında, Tekirdağ İli, Çerkezköy İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1.DAVANIN REDDİNE, 2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idarelere verilmesine, 4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine, 5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 01/11/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir