📜 Danıştay Karar Künyesi
6. Daire – 2020/2521 – 2022/9883 – 17.11.2022
🔎 Karar Özeti
Danıştay, davacı Yapı Kooperatifi’nin, Bodrum’daki taşınmazlarının ‘Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar’ olarak belirlenmesine ilişkin müzakereleri değerlendirerek, söz konusu imar planlarının şehircilik ilkeleri ve kamu yararına aykırı olmadığına hükmetmiştir. Davanın reddine karar verilmiştir.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/2521
Karar No : 2022/9883
DAVACI : … Yapı Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Davacıya ait Muğla İli, Bodrum İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” olarak belirlenmesine dair mülga Çevre ve Orman Bakanlığının 09/03/2011 tarihli işlemiyle onaylanan Aydın – Muğla – Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyonu ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 18/09/2014 tarihli işlemiyle onaylanan Muğla – Bodrum – Bitez Beldesine ait 1/5000 ölçekli koruma amaçlı ilave ve revizyon nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli koruma amaçlı ilave ve revizyon uygulama imar planının iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının ölçeği itibariyle genel kararların üretildiği leke plan niteliğinde olduğu, dolayısıyla taşınmazlarının bu planda “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” kullanımında kalması dayanak alınarak imar planları ile aynı kullanımda bırakılmasının planlama tekniklerine aykırı olduğu, kaldı ki taşınmazların gerek imar planlarında gerekse üst ölçekli çevre düzeni planında bu kullanımda bırakılmasını gerektirecek hiçbir topoğrafik ve jeolojik özelliğinin bulunmadığı, planlar yapılırken yeterli inceleme ve araştırmaların yapılmadığı, dava konusu planların şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu planların şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olarak ve yasal prosedür takip edilerek mevzuattaki usul ve esaslar çerçevesinde yapıldıkları, dava dilekçesindeki iddiaların maddi ve hukuki mesnetten yoksun oldukları ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Üst ölçekli çevre düzeni planının öngörüsü çerçevesinde dava konusu imar planları ile davacı taşınmazlarına “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” kullanımı verilmesinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığından davanın imar planlarına ilişkin kısmının da reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ: Dava Muğla ili, Bodrum ilçesi, … beldesi, … pafta, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” kapsamında değerlendirilmesine ilişkin 09/03/2011 onay tarihli Aydın-Muğla-Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyonu ile 18/09/2014 tarihinde onaylanan Muğla-Bodrum-Bitez Beldesi, 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planının anılan taşınmazlara ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay 6. Dairesinin davanın reddi yolundaki kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 19/09/2019 günlü,E:2017/1141 ,K:2019/3770 sayılı sayılı kararıyla 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı revizyonunun davacı taşınmazlarına yönelik kısmının onanması , 18/09/2014 tarihinde onaylanan Muğla-Bodrum-Bitez Beldesi, 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planına yönelik olarak bozulması üzerine uyuşmazlık 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar planına yönelik olarak incelenmiştir.
Anayasa’nın 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 5. maddesinde, “Nazım İmar Planı; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plan”;
“Uygulama İmar Planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu Çevre Düzeni Planının onay tarihinde yürülükte bulunan Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, çevre düzeni planının, ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen plan olduğu belirtilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin 5. maddesinde ise, çevre düzeni planının, kalkınma planları ve varsa bölge planlarını temel alarak rasyonel doğal kaynak kullanımını sağlayan, kirliliğin oluşmadan önce önlenebilmesi, sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef, ilke, strateji ve politikaları ve bunu sağlayacak arazi kullanım kararlarını belirleyen, tarihi, kültürel ve doğal çevrenin korunması ve geliştirilmesine yönelik genel hedefleri, ilkeleri, stratejiyi ve politikaları belirleyen, karar ve hükümleriyle alt ölçekli planları yönlendiren, plan kararları açısından ekosistem bütünlüğü, arazi kullanım sürekliliğini sağlayan, planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların fiili katılımı ile hazırlanan, planlama sürecinin her aşamasında bir önceki aşamalara geri dönerek değerlendirilmelerin yapılabildiği geri beslemeli sürece sahip olan, karşılaştırılabilir, değerlendirilebilir, sorgulanabilir, geliştirilebilir ve güncellenebilir standart veri tabanına sahip olan, sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak ekolojik ve ekonomik kararların bir arada düşünülmesini sağlamak üzere, korunması gereken alanlara ilişkin politika ve stratejileri belirleyen üst ölçekli plan niteliğini taşıdığı kurala bağlanmıştır.
25.8.2009 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 9.3.2011 ve 5.7.2011 tarihlerinde revize edilmiş; 5.7.2011 tarihinde en son halini alan Revize Çevre Düzeni Planının plan hükümlerinin 4.47.maddesinde doğal ve ekolojik yapısı korunacak alanlar, kayalık-taşlık, makilik-fundalık-çalılık, plaj-kumsal sazlık-bataklık, kanyon ve benzeri doğal ekolojik, topoğrafik, jeolojik, yerel bitki örtüsü ve silüet gibi özelliklere, tarımsal değerlere sahip plan ve bu planın ilke ve stratejileri ile nüfus kabulleri doğrultusunda, bu planla yapılaşmaya kapatılması öngörülen alanlardır. şeklinde tanımlanmış, Makilik-Fundalık-Çalılık Alanlar başlıklı 8.12 maddesinin, 8.12.1 sayılı alt maddesinde, “bu alanların doğal yapısının korunması esastır. Ancak özel mülkiyete tabi olan parsellerde kadastral bir yola cephesi bulunmak şartı ile konut ya da tarımsal amaçlı yapılar ile, Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik’deki sağlıklı yaşam tesisleri tanımında belirtilen kullanımlar ve bunların ihtiyacı olan konaklama tesisleri ile rekreasyon alanları yer alabilir. Bu kullanımlara ilişkin imar planları, ilgili kurum ve kuruluşların uygun görüşleri doğrultusunda ilgili idarece onaylanmadan uygulamaya geçilemez” hükmü ile Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar başlıklı 8.14 maddesinin 8.14.1 sayılı alt bendinde “Bu planda, Doğal ve Ekolojik yapısı korunacak alanlar olarak gösterilen sit alanları, günübirlik kullanım izni verilenler hariç, yapılaşmaya açılamaz; ancak, bu alanlarda 19.6.2007 tarihli, 728 numaralı ilke kararlarında belirtilen yapılaşmaya yönelik hükümler dışındaki diğer hükümler geçerlidir”; 8.14.2 sayılı alt bendinde, “Bu planda, doğal ve eklojik yapısı korunacak alanlar olarak gösterilen sit alanları dışında kalan alanlarda, bugünkü arazi kullanımı devam ettrilecektir. Zorunlu olan teknik alt yapı hizmetleri uygulamaları dışında, doğal bitki örtüsü, topografya ve silüet etkisini bozacak ya da çevre tahribatına sebep olacak hiçbir uygulama yapılamaz. Bu alanlar yapılaşmaya açılamaz” hükümlerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan plan notlarının 7.1 sayılı maddesinde, bu çevre düzeni planının, plan hükümleri ve plan açıklama raporuyla bir bütün olduğu, alt ölçekli planlar yapılırken bu belgelerin bütününün gözönünde bulundurulacağı, 7.2 sayılı maddesinde, bu plandan ölçü alınarak uygulama yapılmayacağı, 7.8 maddesinde ise bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzi imar planlarının geçerli olduğu hükme bağlanmıştır.
1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım imar planının 23 nolu plan hükmünde de Doğal ve ekolojik yapısı korunacak alanların ,günübirlik kullanım izni verilenler hariç yapılaşmaya açılamayacağı, 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planının 6.5 nolu plan hükmünde ,doğal ve ekolojik yapısı korunacak alanların günübirlik kullanım izni verilenler hariç yapılaşmaya açılamayacağı ancak bu alanlarda 19/06/2007 tarih ve 728 sayılı ilke kararlarında belirtilen yapılaşmaya yönelik hükümler dışındaki diğer hükümlerin geçerli olduğu ,bu alanlarda zorunlu olan teknik altyapı hizmetleri uygulamaları dışında ,doğal bitki örtüsü ,topografya ve silüet etkisini bozacak ya da çevre tahribatına sebep olacak hiçbir uygulama yapılamayacağı ,bu alanların yapılaşmaya açılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda dava konusu … ve … parsel sayılı taşınmazların 22-23.10.2010 tarih ve 6594 sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu kararı ile 2.derece doğal sit olarak tescil edildiği,09/03/2011 onaylı Aydın-Muğla-Denizli planlama bölgesi 1/100000 ölçekli çevre düzeni planında “doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan” ve “doğal sit” olarak tanımlı alanda kaldığı 18/09/2014 tarihinde onaylanan Muğla-Bodrum-Bitez Beldesi, 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı İlave ve Revizyon Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı İlave ve Revizyon Uygulama İmar Planında dava konusu parsellerin ” doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan” ve “doğal sit” olarak tanımlı alanda kaldığı, alana ilişkin plan notları göz önünde bulundurulduğunda parsellerin bulunduğu alanın mevcut haliyle doğal ve ekolojik yapısının korunması gerektiği ve yapılaşmaya açılamayacağı, dava konusu planlara getirilen kullanım kararlarının üst ölçekli planlarla uyumlu olduğu, planların kademeli birlikteliği açısından bir sakınca barındırmadığı ,dava konusu taşınmazlarda yapılaşma öngörülmemesi nedeni ile çevre ve imar bütünlüğünün ya da sosyal donatı dengesinin bozulmasından söz edilemeyeceği ,dava konusu parsellerde herhangi bir yapılaşma önerilmemiş olması nedeni ile dava konusu planlarla getirilen kararın ulaşım kademelenmesi açısından olumsuz bir etkisi bulunmadığı ,dava konusu parsellerin de yer aldığı doğal ve ekolojik yapısı korunacak alanların konut kullanımına açılmasının gerek üst ölçekteki çevre düzeni plan hükümleri göz önünde bulundurulduğunda ,gerekse şehircilik ilkeleri ile ilgili mevzuat çerçevesinde mümkün olmadığı ,parsel ölçeğinde yapılacak plan değişikliklerinin şehircilik ilkeleri ,planlama esasları ve ilgili yönetmeliğe aykırılık taşıyacağı belirtilmiştir.
Dosyanın bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirilmesinden dava konusu 18/09/2014 tarihinde onaylanan Muğla-Bodrum-Bitez Beldesi, 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planının anılan taşınmazlara ilişkin kısmında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davanın reddine dair 12/10/2016 tarih ve E:2014/10534, K:2016/5484 sayılı Dairemiz kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 tarih ve E:2017/1141, K:2019/3770 sayılı kararıyla 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı yönünden onanmasına, 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları yönünden ise bozulmasına karar verilmesi üzerine bozma kararına uyularak ve bu kararla sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 25/03/2014 tarihli işlemiyle onaylanan Muğla – Bodrum – Bitez Beldesine ait 1/5000 ölçekli koruma amaçlı ilave ve revizyon nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli koruma amaçlı ilave ve revizyon uygulama imar planında davacıya ait Muğla İli, Bodrum İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazlar “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” kullanımında bırakılmıştır. Bu planlara askı süresi içerisinde yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucunda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 18/09/2014 tarihli işlemiyle dava konusu 1/5000 ölçekli koruma amaçlı ilave revizyon nazım ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı ilave revizyon uygulama imar planları onaylanmıştır. Davacı tarafından askı süresi içerisinde yapılan itiraz reddedildiğinden askı itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan dava konusu imar planlarında davacı taşınmazına ilişkin olarak herhangi bir değişiklik söz konusu olmamıştır.
Askı itirazlarının değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkan bu imar planlarının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun dava konusu imar planlarının onaylandığı tarihte yürürlükte olan şekliyle 5. maddesinin ilk iki fıkrasında, “Nazım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır.
Uygulama İmar Planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır.” tanımlarına yer verilmiştir.” tanımlarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İmar hukukunda “planların kademeli birlikteliği” olarak da adlandırılan planlama hiyerarşisi gereği alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uygun olması zorunludur. Varsa çevre düzeni planlarının da bu hiyerarşiye dahil olduğu ve alt ölçekli bütün planlar yönünden bağlayıcı olduğu konusunda da duraksama bulunmamaktadır.
Dairemiz üyesi …’ın niyabetinde, Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. …’tan oluşan bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan raporda, özetle üst ölçekli çevre düzeni planında uyuşmazlık konusu taşınmazları kapsayan alanın “Doğal Sit Alanı” ve “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” kullanımında kaldığı, aynı şekilde dava konusu imar planlarında da taşınmazların “Doğal Sit Alanı” ve “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” kullanımında kaldığı, dolayısıyla imar planlarının söz konusu taşınmazlara ilişkin kısımlarının kendi aralarında uyumlu ve üst ölçekli çevre düzeni planına uygun olduğu, imar planlarının yapımı sürecinde alınan kurum görüşleri, doğal yapı ve tarımsal alanlara ilişkin altlık harita ve bilgiler doğrultusuna taşınmazlara verilen fonksiyon ve fonksiyon tanımlarının uygun olduğu, imar planları ile taşınmazlarda yapılaşma öngörülmemesi nedeniyle çevre ve imar bütünlüğü veya sosyal donatı dengesinin bozulması ya da ulaşım kademelenmesinin olumsuz etkilenmesinin söz konusu olmayacağı, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca taşınmazların bulunduğu bölgede yapılan plan değişikliklerinin emsal gösterilerek korunması gereken bir alanın yapılaşmaya açılması talebinde bulunulmasının şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarıyla bağdaşmadığı, “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” kullanımında yer alan taşınmazların imar planları ile davacı talebi doğrultusunda konut kullanımına açılmasının gerek üst ölçekli çevre düzeni planı hükümleri gerekse şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı çerçevesinde mümkün olmadığı tespitlerine yer verilmiştir.
Davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, bakılan davanın taşınmazların “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” olarak belirlenmeyi gerektirecek herhangi bir niteliklerinin bulunmadığı iddiası ile açıldığı, ilgili Yönetmelik uyarınca doğal sit alanı sınırları içerisinde kalan uyuşmazlık konusu taşınmazlara ilişkin imar planlarını yapan planlama ekibinde şehir plancısı ve peyzaj mimarı ile birlikte orman mühendisi, ziraat mühendisi, çevre mühendisi ve benzeri uzmanların bulunması gerektiği, oysa dava konusu imar planlarını hazırlayan ekipte yukarıda sayılan uzmanlık dallarından kişilerin bulunmadığı, imar planlarının yargısal denetiminde yer alacak bilirkişilerin de planlama ekibinde yer alacak kişiler ile aynı uzmanlık dallarından olması gerektiği, dosyada bulunan bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişilerin her üçünün de şehir plancısı oldukları, aralarında taşınmazların ekoloji ve toprak özellikleri ile iklim özellikleri ve bitki ilişkileri konusunda uzman birisinin bulunmadığı, raporda taşınmazların hangi özellikleri nedeniyle “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” olarak belirlendiği hususunda bilimsel ve açıklayıcı bir tartışmanın yapılmadığı, salt imar planlarının üst ölçekli çevre düzeni planına uygun olup olmadığı hususunda inceleme yapıldığı, İlgili Yönetmelik ve eki lejant gösterimleri arasında “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” şeklinde bir lejantın bulunmadığı, imar planları ile taşınmazlara verilen kullanım kararıyla yapılaşmanın tamamen yasaklandığı, oysa II. Derece Doğal Sit Alanlarında sınırlı da olsa yapılaşma olanağının bulunduğu, taşınmazların Tarım İl Müdürlüğünce tarımsal amaç dışında kullanılmasına izin verilen alanda kaldıkları, aynı bölgede ve aynı nitelikte bulunan Hazine taşınmazları yapılan plan değişiklikleri ile yapılaşmaya açılırken uyuşmazlık konusu taşınmazların yapılaşmaya kapatılmasının hakkaniyete ve eşitliğe aykırı olduğu iddialarında bulunulmuştur.
Dava konusu imar planları ve çevre düzeni planının yapımından önce, ilgili koruma bölge kurulu kararıyla uyuşmazlık konusu taşınmazların II. Derece Doğal Sit Alanı olarak belirlendiği, bu nedenle taşınmazlardaki yapılaşma sınırlamasının tek başına planlardan kaynaklanmadığı, taşınmazların sit alanı olarak belirlenmesine dair işlemin ise planların iptali istemiyle açılan işbu dava kapsamında incelenmesine olanak bulunmadığı açıktır.
Dava konusu imar planlarının üst ölçekli planı konumunda bulunan Aydın – Muğla – Denizli Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına ait “8.15.1 sayılı plan hükmünde, “Bu planda, doğal ve ekolojik yapısı korunacak alan olarak gösterilen sit alanları, günübirlik kullanım izni verilenler hariç, yapılaşmaya açılamaz; ancak, bu alanlarda 19.06.2007 tarih, 728 numaralı ilke kararlarında belirtilen yapılaşmaya yönelik hükümler dışındaki teknik altyapı hizmetleri ile ilgili diğer hükümler geçerlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Görülmekte olan davada, imar planları ile birlikte bahsi geçen çevre düzeni planının da iptali istenmiş, Dairemizin 12/10/2016 tarih ve E:2014/10534, K:2016/5484 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş ve Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19/09/2019 tarih ve E:2017/1141, K:2019/3770 sayılı kararıyla Dairemiz kararının 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına dair kısmı onanarak kesinleştirilmiş ve dolayısıyla çevre düzeni planı ile uyuşmazlık konusu taşınmazlara verilen “Doğal Ve Ekoljik Yapısı Korunacak Alanlar” kullanımı da kesinleşmiştir.
Uyuşmazlıkta, taşınmazların üst ölçekli çevre düzeni planında “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” kullanımında kaldığı, söz konusu plana ait plan hükmünde bu plan ile “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” olarak belirlenen sit alanlarının yapılaşmaya açılamayacağı düzenlemesine yer verildiği ve çevre düzeni planı yönünden davanın reddi yolunda verilen Dairemiz kararının kesinleştiği göz önünde bulundurulduğunda üst ölçekli çevre düzeni planına uygun olarak yapılması zorunlu olan imar planları ile taşınmazların “Doğal ve Ekolojik Yapısı Korunacak Alanlar” olarak belirlenmelerinde zorunluluk bulunduğu ve bu nedenle davacının bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialara itibar edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, dava konusu imar planlarının yapımı sürecinde gerekli araştırma ve incelemelerin yapıldığı ve ilgili kurumlardan görüşlerin alındığı, planların kendi aralarında uyumlu ve üst ölçekli çevre düzeni planına uygun oldukları, Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılan imar planları ile civardaki bir kısım taşınmazlara yapılaşma imkanı tanınmasından bahisle uyuşmazlık konusu taşınmazlara da bu imkanın tanınması gerektiği iddia edilmişse de bu durumun bilirkişi raporunda korunması gereken nitelikte olduğu belirtilen taşınmazların da yapılaşmaya açılmasını gerektirmeyeceği, kaldı ki bahse konu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı planlarının da başka bir davaya konu edildiği görülmüş olup dava konusu imar planlarında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, Dairemizin 27/06/2022 tarih ve E:2020/1964, K:2022/7454 sayılı kararıyla dava konusu imar planlarının kök planları durumunda bulunan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 25/03/2014 tarihli işlemiyle onaylanan Muğla – Bodrum – Bitez Beldesine ait 1/5000 ölçekli koruma amaçlı ilave ve revizyon nazım imar planı ile 1/1000 ölçekli koruma amaçlı ilave ve revizyon uygulama imar planının iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu imar planları yönünden DAVANIN REDDİNE,
2.Dairemizin kısmen onanan kısmen bozulan kararının verildiği tarihten sonra yapılan ve aşağıda ayrıntısı gösterilen toplam …TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde duruşmalı işler için belirlenen …TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, (kısmen bozulan önceki daire kararında da hükmedilmiş olması nedeniyle tahsil ve ödemede mükerrerliğe sebep olmamak üzere)
4.Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere 17/11/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.