TCK 135 Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu ve Yargı Kararları
Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte kişisel verilerin korunması daha fazla önem kazanmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun 135. maddesi, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde kaydedilmesini suç olarak tanımlamakta ve bu suça ilişkin cezai yaptırımlar öngörmektedir. Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, hem bireylerin özel hayatının korunması hem de veri güvenliğinin sağlanması açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu yazımızda, TCK 135 kapsamındaki kişisel verilerin kaydedilmesi suçunu, bu suçun cezai yaptırımlarını ve konuyla ilgili Yargıtay kararlarını ele alacağız.
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçu Nedir?
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 135. maddesi uyarınca, kişinin rızası olmaksızın kişisel verilerinin kaydedilmesi eylemini kapsar. Bu suçun oluşabilmesi için, kişisel verilerin hukuka aykırı bir şekilde kaydedilmesi gerekmektedir. Pratik bir örnek olarak, bir şirketin, müşterilerinin kişisel bilgilerini, müşterilerin rızası olmaksızın veya yasal bir zemin olmaksızın kaydetmesi durumunda bu suç oluşur. Kişisel veriler; bireyin siyasi, felsefi görüşleri, sağlık durumu, etnik kökeni gibi birçok farklı bilgiyi içerebilir. Maddenin ikinci fıkrası ise, belirli nitelikteki kişisel verilerin kaydedilmesi durumunda cezanın artırılmasını öngörür.
Kişisel Verilerin Kaydedilmesi Suçunun Cezası
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçunun cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 135. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir. Kişisel verinin niteliğine göre, cezanın artırılması da söz konusu olabilir. Örneğin, bir hastanenin hasta bilgilerini hukuka aykırı şekilde kaydetmesi ve bu bilgilerin üçüncü şahısların eline geçmesi durumunda, bu suçun cezası daha da ağırlaşabilir. Bu durum, bireylerin en hassas bilgilerinin korunmasının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Yargıtay Kararları Işığında Kişisel Verilerin Korunması
Yargıtay, kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ile ilgili çeşitli kararlar almıştır. Bu kararlar, suçun tanımı ve uygulanması konusunda önemli içgörüler sunmaktadır. Örneğin, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin bir kararında, kişisel verilerin Facebook gibi sosyal medya platformlarında paylaşılması durumunda, bu verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilip kaydedilmediğine dair değerlendirmeler yapılmıştır. Bu tür kararlar, kişisel verilerin korunmasına ilişkin hukuki sınırları daha net bir şekilde çizmekte ve bireylerin haklarının nasıl korunacağına dair yol göstermektedir.
Sonuç: Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, bireylerin özel hayatının gizliliğini ve kişisel veri güvenliğini korumayı amaçlamaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 135. maddesi bu suçu net bir şekilde tanımlamakta ve cezai yaptırımlar öngörmektedir. Yargıtay kararları, bu suçun yorumlanması ve uygulanmasında önemli bir rehber teşkil etmektedir. Bireylerin ve kurumların, kişisel verilerin korunması konusunda daha bilinçli olması ve hukuka uygun davranması gerekmektedir.