📜 Danıştay Karar Künyesi
3. Daire – 2020/2963 – 2022/3991 – 24.10.2022
🔎 Karar Özeti
Danıştay, 2010 yılına ait vergi ve cezalara ilişkin ödeme emrinin iptaline dair Vergi Mahkemesi kararını bozarak davacının kanuni temsilci sıfatıyla sorumluluğunu sorgulamıştır. Verilen karar, ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edilmediği ve kamu alacağının kesinleşmediği gerekçesiyle davacı lehine sonuçlanmıştır.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2963
Karar No : 2022/3991
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …
2- (DAVACI) …
VEKİLİ: Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih E:…, K:…sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Turizm Organizasyon ve Danışmanlık Limited Şirketinden alınamayan 2009 ve 2010 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emri içeriği vergi ve cezalara yönelik olarak davacının kanuni temsilcisi olduğu asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin, şirket adresinde tebliğ edilemediği hususu 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesinde öngörülen şekilde usulüne uygun olarak tespit edilmeksizin ilanen tebliğ edilmesi usulsüz olduğundan kamu alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge Mahkemesi kararının özeti:
Dava konusu ödeme emri içeriği 2009 yılına ait vergi ve cezalara ilişkin olarak asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin, şirket adresinde tebliğ edilemediği hususu 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesinde öngörülen şekilde usulüne uygun olarak tespit edilmeksizin ilanen tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu dolayısıyla 2009 yılına ilişkin tarhiyat 31/12/2014 tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığından Vergi Mahkemesince ödeme emrinin değinilen kısmının yazılı gerekçeyle iptali yolundaki hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusu reddedilmiştir.
Asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin ilanen tebliği usulsüz ise de bu durumun şirket adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılacak davada ileri sürülebileceği, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin zamanaşımı süresi içerisinde 04/12/2015 tarihinde usulüne uygun şekilde kanuni temsilci olan davacıya tebliğ edilerek kesinleştirildiği ve ödenmeyen kamu alacağının yapılan araştırma neticesinde tahsil imkanı bulunmadığı anlaşıldığından davacı adına düzenlenen ödeme emri içeriği 2010 yılına ait vergi ve cezalarda hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Vergi Mahkemesi kararının; dava konusu ödeme emrinin değinilen kısmının iptale ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen istinaf başvurusu kabul edilerek söz konusu hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra dava bu yönden reddedilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, asıl borçlu şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca 09/10/2015 tarihinde ticaret sicilinden kaydı silinerek tüzel kişiliği sona erdiğinden şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı dolayısıyla dava konusu ödeme emri içeriği amme alacağından sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davalı idare tarafından, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI :
Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Davacı temyiz isteminin kabulü Vergi Dava Dairesi kararının bozulması, davalı idare temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket adına 2010 yılı için salınan vergi ve kesilen cezalara ilişkin düzenlenen ihbarnamelerin, şirket adresinde tebliğ edilemediği hususu 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesinde öngörülen şekilde usulüne uygun olarak tespit edilmeksizin 01/11/2013 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, asıl borçlu … Turizm Organizasyon ve Danışmanlık Limited Şirketinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi uyarınca yapılan ihtar ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunulmadığından 19/10/2015 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiği, belirtilen ihbarnamelere konu vergi ve cezaların tahsili amacıyla sözü edilen şirket adına düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin, 04/12/2015 tarihinde şirket yetkilisinin ikamet adresinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, 101. maddesinde bilinen adreslerin sayıldığı, şirket müdürünün ikametgah adresinin bilinen adresler arasında yer almadığı, 102. maddesinde, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı, aynı maddenin son fıkrasında da adreste bulunamama halinin, komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyet taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak süretiyle tespit olunarak merciine iade olunacağı, 103. maddesinde muhatabın adresi hiç bilinmezse, bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilanen yapılacağı, 104. maddesinde ilanın ne şekilde yapılacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idare tarafından temyiz istemine konu Vergi Dava Dairesi kararının, ödeme emrinin 2009 yılına yönelik kısmına ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur
Kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan davalarda, ancak asıl borçlu şirket adına tanzim edilen ödeme emirlerinin tebliğine ilişkin hukuka aykırılıkların incelenebileceği açık olmakla birlikte uyuşmazlık konusu olayda, şirket adına salınan cezalı vergi tebliğ edildikten sonra fakat ödeme emri düzenlenip tebliğ edilmeden önce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi uyarınca yapılan ihtar ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunulmaması üzerine şirketin 19/10/2015 tarihinde ticaret sicilinden re’sen kaydının silindiği dikkate alındığında, şirket hakkında tahakkuk etmiş bir borç bulunması şartıyla şirket hakkında ödeme emri düzenlenmesine gerek olmaksızın kanuni temsilcinin sorumluğuna gidilebileceğinden kamu alacağının şirket yönünden tahakkuk edip etmediğinin belirlenmesi için cezalı vergiye ilişkin ihbarnamelerin usulüne uygun tebliğ edilip edilmediğinin ortaya konulması gerekmektedir.
Yukarıda yer alan yasal düzenlemeler birlikte incelendiğinde, muhatabın, adresinde bulunmaması söz konusu olduğunda posta memurunun durumu zarf üzerine yazarak tebliğ evrakının posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderilmesi ve bundan sonraki aşamada da muhatabın başkaca bilinen adresi yok ise ilanen tebliğ yoluna gidilmesi gerekirken olayda, dava konusu ödeme emirleri içeriği asıl amme borçlusu şirket adına düzenlenen vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin şirketin bilinen adreslerinde tebliğ edilemediği hususu 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 102. maddesine uygun şekilde düzenlen tebliğ alındısıyla ortaya konulamadığından dolayısıyla kamu alacağının usulüne uygun şekilde kesinleştiğinden bahsedilemeyeceğinden davacının kanuni temsilci sıfatıyla talebi için gerekli koşulların oluşmadığı gözetilmeksizinyazılı gerekçeyle ödeme emri içeriği 2010 yılına ait vergi ve cezalar yönünden davayı reddeden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının; dava konusu ödeme emrinin 2010 yılına ait kısmına ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
3. Davalı idare temyiz isteminin reddine,
4. Kararın; ödeme emrinin, 2009 yılına ait kısmına ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA, 24/10/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.