📜 Danıştay Karar Künyesi
İdare Dava Daireleri Kurulu – 2022/1132 – 2023/2631 – 09.11.2023
🔎 Karar Özeti
Danıştay, FETÖ ile irtibatı nedeniyle meslekten çıkarılan davacının itirazını reddederek, disiplin cezalarının hukuka uygun olduğuna ve terör örgütü ile bağlantıların dolaylı yollarla tespit edilmesinin mümkün olduğuna karar verdi.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/1132
Karar No : 2023/2631
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI): …Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: Danıştay Beşinci Dairesinin 17/11/2021 tarih ve E:2017/805, K:2021/3803 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle davacının meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ve… tarih ve …sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali ile bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 17/11/2021 tarih ve E:2017/805, K:2021/3803 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş;
“Maddi Olay ve Hukuki Süreç” ile “İlgili Mevzuat”a yer verilmiş; “Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç”, “FETÖ’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler”, “Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü”, “Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği” başlıkları altında genel; “Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi” başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacı hakkında, …. Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca anılan suçu işlediğinin sabit olmadığı (delil yetersizliği) gerekçesiyle beraat kararı verildiği ve UYAP kayıtlarının incelenmesi neticesinde anılan kararın kesinleşmediğinin anlaşıldığı,
Bununla birlikte, davacının terör örgütüne üye olma suçundan beraat etmiş olmasının, FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının bulunup bulunmadığı yönünden farklı bir değerlendirme yapılmasına hukuki engel oluşturmayacağı gibi Daireleri tarafından yapılacak idari yargılama yönünden bağlayıcılığının da bulunmadığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, örgüt için önem arz eden dava dosyasını takip ettiğine ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yukarıda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu işlemlerle özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin, AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle iadesine karar verilmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, itirafçı beyanlarının yanıltıcı olduğu; tanıkların yalan beyanda bulunduğu; tanık A.A.’nın ifadesinin uydurma nitelikte olduğu ve hükme esas alınamayacağı; tanık B.E.’nin ifadesinin gerçeği yansıtmadığı; bu kişilerle 2011 yılının yaz mevsiminden sonra görüşmediği; faraziye ve kurguların yargılama konusu olamayacağı; olağanüstü hal döneminde alınan tedbirlerin sadece bu süre ile sınırlı olarak geçerli olabileceği; idarelerin bir kamu hizmetini yerine getirirken sınırsız yetkilere sahip olamayacakları; bu örgütle irtibat ve iltisakının bulunmadığı; ilgili Kanun’da hâkim ve savcılara tanınan usuli güvence olan savunma hakkının dahi verilmediği ve savunma hakkının kullandırılmadığı; “iltisak ve irtibat” kavramlarının sadece kanunla tanımlanabileceği ve bu kavramlara mahkemece yüklenen anlamlar dikkate alındığında, kanun hükmünde kararname ile getirilen düzenlemenin hiçbir şekilde öngörülemez olduğu ve keyfiliğe yol açtığı; sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini gösteren hiçbir somut delilin dosyada mevcut olmadığı; hiçbir somut delil gösterilmeden, savunması alınmadan, adil bir yargılama süreci işletilmeden, şahsileştirme yapılmadan ve yürütme organının bir işlemi ile suçlu ilan edildiği, masumiyet karinesinin yok sayıldığı ve hâkimlik mesleğinden ihraç cezası ile cezalandırıldığı; “sivil ölüm oluşturur şekilde meslekten çıkarılma cezasına” hükmedildiği; makul sürede karar verilmediği; çekirdek haklarına müdahalede bulunulduğu; özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği; ceza yargılanmasında beraat etmesine rağmen suçlu ilan edildiği; şahsına karşı yöneltilmiş “ceza hukuku anlamında bir suçlama ve ceza” bulunduğu; Dairenin “kanunla önceden kurulmuş, bağımsız ve tarafsız mahkeme” niteliklerinden yoksun olduğu; gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği; olayda 2802 sayılı Kanun’un uygulanması gerektiği; ceza yargılamasında beraat etmiş olmasının Dairece değerlendirilmediği; herhangi bir bağının olmadığı üçüncü kişilerce yapılan darbe girişiminden sorumlu tutulmasının hakkaniyetle ve adaletle bağdaşır hiçbir yanı bulunmadığı; mülkiyet hakkının çiğnendiği belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan;
“a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması” sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
UYAP kayıtlarının incelenmesinden, davacının, ceza yargılaması sonucunda …. Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan beraatine karar verildiği, söz konusu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi…. Ceza Dairesinin… tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği ve kararın temyiz incelemesinin devam ettiği görülmüştür.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlemler de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda, kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, davacının silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan beraatine karar verilmiş ise de, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçu yönünden delil olarak değerlendirilemeyecek bir kısım fiil ve davranışlar ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecektir.
Bu çerçevede, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin işbu dava dosyasında yer verilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu sonucuna varıldığından bahisle verilen Danıştay Beşinci Dairesi kararı usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 17/11/2021 tarih ve E:2017/805, K:2021/3803 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 09/11/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.