📜 Danıştay Karar Künyesi
4. Daire – 2022/5389 – 2022/6662 – 23.11.2022
🔎 Karar Özeti
Danıştay, davacı şirketin yurt dışı mukimi firmalara yaptığı ödemelerden kesilen stopaj vergisinin tahakkukunu iptal etme talebinin reddini onayladı; bu karara göre, söz konusu firmaların Türkiye’de işyeri sahibi olup olmadıkları hususunun vergi hatası olmadığını belirtti.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/5389
Karar No : 2022/6662
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … İdaresi Başkanlığı
… Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından internet ortamında alınan reklam ve aracılık hizmetleri karşılığı yurt dışı mukimi firmalara yapılan ödemelerden tevkif edilerek 2019/1 ila 11 dönem beyannamelerinde beyan edilen …TL kurum (stopaj) vergisine ilişkin tahakkukların iptali istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun, zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen … TL’nin faiziyle birlikte iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; olayda, internet ortamında alınan reklam hizmetleri sebebiyle gelir elde eden … Limited ile …Limited şirketlerinin ilgili devletle akdedilen Ç.V.Ö.A anlaşmasının 5. maddesinde zikredildiği şekilde, işin tamamen veya kısmen yürütüldüğü yönetim yeri, şube, büro vb. gibi işe ilişkin fiziki varlığı bulunan sabit bir yerinin olmadığı, davalı idare tarafından iç hukukta ve uluslararası sözleşmede belirlenen işyeri tanımının “elektronik ortamda iş yeri”ni de kapsayacak şekilde yorum ve kıyas yoluyla genişletilmesi sonucu belirtilen firmalardan alınan hizmetler yönünden fazladan kurum stopaj vergisi tahakkuk ettirilmesi açık bir vergilendirme hatası olup, söz konusu beyan edilen 1.598.688,82TL kurum (stopaj) vergisine ilişkin tahakkukun iptali istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne, dava konusu işlemin iptaline, ödenen toplam 1.372.195,02 TL’nin, davacıya, tahsil tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun’da öngörülen oranda tecil faizi uygulanmak suretiyle iade edilmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; davacı şirketçe hizmet alınan firmaların, “Türkiye’de” Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasında belirlenen tanıma uyan “iş yeri” sahibi olup olmadığı hususların hukuki yorum gerektirdiği, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların, hukuksal sorun olarak çözümlenmesi gerekmeyip ilk bakışta anlaşılabilecek açıklıktaki açık ve mutlak vergilendirme hataları kapsamında bulunmadığı, dolayısıyla, davacı iddialarının, 213 sayılı Kanun’un 116 ve devamı maddelerinde düzenlenen vergi hataları kapsamında değerlendirilmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, düzeltme ve akabinde yapılan şikayet başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucu varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Müvekkili firma tarafından internet ortamında sunulan reklam hizmetlerine istinaden ödeme yapılan firmaların, yurt dışında mukim firmalar olup Türkiye’de dar mükellef statüsünde bulundukları, dar mükellef kurumların Türkiye’de vergilendirilebilmesi için T.C. Anayasası’nın 90. maddesi gereği yerel mevzuat hükümleri yerine Ç.V.Ö.A. hükümlerinin dikkate alınması gerektiği, uyuşmazlıkla ilgili olarak tesis edilen emsal yargı kararlarının bulunduğu, bu kararların da müvekkili firma lehine olduğu, dolayısıyla zımmen ret işleminin hukuka aykırı olduğu, somut olayda vergi hatası bulunduğu hususunun açık olduğu, Bölge İdare Mahkemesince yapılan katı yorum nedeniyle mahkeme erişim hakkının ihlal edildiği, Ç.V.Ö.A.’na aykırı olarak yapılan vergilendirmelerde, düzeltme şikayet hükümleri işletilmek suretiyle dava açılabileceği hususunun yüksek yargı kararları ile sabit olduğu, somut olayın düzeltme şikayet kapsamında olmadığına ilişkin verilen kararın, devletin bütün eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına dayandığı ve vatandaşların da hukuki güvenlik içinde olduğu yönündeki hukuk devleti ilkesin aykırılık teşkil ettiği, kararın bozulması gerektiği savunulmuştur. .
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 23/11/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.