Danıştay Kararı

Kanuni Temsilcilik Sıfatının Sona Ermesi ve Kamu Alacağı Üzerindeki Etkisi Hakkında Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

3. Daire – 2021/2950 – 2023/1629 – 03.05.2023


🔎 Karar Özeti

Danıştay Üçüncü Dairesi, bir vergi borcunun yapılandırılması ve iptal sürecinde, kanuni temsilcinin sorumluluğu hakkında bir karar vermiştir. Mahkeme, davacının kanuni temsilci sıfatını kaybettiği tarihten itibaren borçtan sorumlu tutulamayacağına karar vererek, temyiz istemini reddetmiştir.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y ÜÇÜNCÜ DAİRE Esas No : 2021/2950 Karar No : 2023/1629 TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı/… VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF (DAVACI) : … VEKİLİ : Av. … İSTEMİN KONUSU : …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Petrol Akaryakıt İnşaat Madencilik Nakliye Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2010 ila 2014, yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …ila …takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emirleri içeriği kamu alacağının asıl borçlu şirketin 02/11/2016 tarihli başvurusuna istinaden 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında yapılandırıldığı, söz konusu yapılandırmaya dair ödeme planına uyulmaması üzerine yapılandırmanın 20/06/2017 tarihinde iptal edildiği, davacının şirket müdürlüğü görevinin 27/10/2014 tarihinde sona erdiği dolayısıyla söz konusu alacağa ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıktığı ve yapılandırma tarihi itibarıyla ve sonrasında kanuni temsilcilik sıfatı bulunmayan davacının söz konusu borçtan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle ödeme emirleri iptal edilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: HUKUKİ DEĞERLENDİRME : Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. Temyiz isteminin reddine, 2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA, 3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 03/05/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi. (X)- KARŞI OY : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilciler, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmış olup bu düzenleme uyarınca, kamu alacağı borçlu şirketten tahsil edilemediği takdirde tahsili amacıyla, borcun ait olduğu dönemde kanuni ödevlerini yerine getirmeyen şirketin kanuni temsilcisi adına adına ödeme emri düzenleneceği tartışmasızdır. Davalı idarece, borcun ait olduğu dönemde kanuni temsilci olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılan olayda, muhtelif Yasalar kapsamında borcun yapılandırılmasının verginin doğduğu dönemde sorumlu olan açısından bir değişikliğe neden olmayacağı ve yapılandırmanın yapıldığı dönemde asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının yapılandırıldıktan sonra ödenmemesi halinde verginin doğduğu dönemdeki kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebileceği açıktır. Bu durumda, borcun doğduğu dönemden sonraki dönemlerde şirketi idare edenlerin herhangi bir tasarrufunun; borcun doğduğu dönemdeki kanuni temsilciye yasa ile yüklenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, şirket tarafından yapılandırılan borcun vadesinde ödenmemesi üzerine taksitlendirmenin iptal edildiği ve böylece kamu alacağının, yasal şartların oluşması halinde verginin doğduğu dönemdeki kanuni temsilciden tahsili mümkün hale geldiği dolayısıyla dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, temyiz isteminin kabulü ile ödeme emirlerinin iptaline ilişkin Vergi Dava Dairesi kararın bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir