Logo

Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı Üzerine Danıştay Değerlendirmesi

📜 Danıştay Karar Künyesi

6. Daire – 2022/271 – 2022/1987 – 22.02.2022


🔎 Karar Özeti

Danıştay, Malatya’daki Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi projesine ilişkin ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmadığına karar vererek, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını öngördü.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y ALTINCI DAİRE Esas No : 2022/271 Karar No : 2022/1987 TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği VEKİLİ : Av. … MÜDAHİLLER (DAVALI YANINDA) : 1- … Çevre ve İnşaat A.Ş. VEKİLİ : Av. … 2- … İmar İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti. VEKİLİ : Av. … İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, … Mahallesi mevkiinde gerçekleştirilmesi planlanan “Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi” projesine ilişkin olarak Malatya Valiliği tarafından verilen 10/01/2018 tarih ve 201814 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 22/12/2020 tarih ve E:2020/10895, K:2020/13317 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak, mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen ek bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu “Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi” ile ilgili olarak yapılan incelemelerin, hesaplamaların ve değerlendirmelerin, yeterli düzeyde bilgi ve belgeye dayandırıldığı, tesis ile yerleşim yerleri/tarım alanları arasındaki mesafe ve rakım farkı nedeniyle çevreye olabilecek muhtemel olumsuzlukların sağlığı etkilemeyecek düzeyde olduğu, Campanula peshmenii (Beyçıngırağı) bitkisinin bulunduğu alan ile tesis arasındaki mesafe ve rakım farkı nedeniyle endemik türün varlığına tehdit oluşturan bir durumun olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Faaliyet alanının emisyonların dağılması için uygun bir alan olmadığı, faaliyetin hava kalitesine dolayısıyla insan, hayvan ve bitki yaşamına olumsuz etkisinin olduğu, partikül maddeler, çöken toz bulutları ve gaz emisyonları sebebiyle ürün kalitesinin düştüğü, bölgede yetişen meyveli/meyvesiz ağaçların gelişiminin zarar gördüğü, su kaynaklarının kuruduğu, faaliyet alanının yerleşim yerlerine çok yakın olduğu, kümülatif etki araştırmasının yapılmamış olduğu, Campanula peshmenii Güner isimli endemik bitkinin faaliyet nedeniyle yok olma tehlikesi altında olduğu, … Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/49 D.İş dosyasındaki rapor, Yeşilyurt Kaymakamlığınca hazırlanan rapor, İl Tarım Müdürlüğünce Ziraat Mühendisine hazırlatılan rapor ve dosyaya sunulan bilimsel makale ile faaliyetin yer altı sularına, bitki örtüsüne, tarımsal faaliyetlere ve tüm canlılara zarar verdiğinin belirtilmiş olduğu, Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan kök raporda da yukarıda belirtilen raporlarla aynı doğrultuda tespitlere yer verildiği, Mahkemece aynı bilirkişi heyetinden alınan ek raporun, ek rapor niteliğinde olmadığı, kök raporla çelişen yeni bir rapor niteliğinde olduğu, ek raporda, kök raporda yer verilen tespitlerin tamamen tersi tespitlere yer verildiği, bu raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden davanın reddine karar verilmesinin hukuka uygun olmadığı ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Malatya Valiliği tarafından; dava konusu Çed Gerekli Değildir kararının 10/01/2018 tarihli yazı ekinde ilan edilmek üzere Malatya Valiliğine (İdari Hizmetler Şube Müdürlüğü), Yeşilyurt Kaymakamlığına ve … Mahallesi Muhtarlığına gönderildiği, projenin bilimsel analizler, kurum görüşleri, proje sahası yer incelemeleri ve mevzuata göre değerlendirilmiş olduğu, bu kapsamda ilgili kurumlardan alınan görüşlerin tamamının olumlu olduğu, projenin tarım ve hayvancılık faaliyetlerine, su kaynaklarına, endemik bitki türüne ve hayvanlara, ormana, kültürel varlıklara, sosyo-ekonomik vb. unsurlara olumsuz etkisi olacağı yönündeki davacı iddialarının ilgili kurumlarca verilen görüşler kapsamında ortaya konulan bilgiler karşısında doğru olmadığının görüldüğü, dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile ek bilirkişi raporu değerlendirildiğinde dava konusu Çed Gerekli Değildir kararının hukuka uygun olduğu savunulmuştur. Müdahiller (davalı yanında) tarafından; savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Üye ….’in 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesinin (i) bendi uyarınca Dairemizce keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği yolundaki usule ilişkin azlık oyuna karşın, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinin yeterli olmaması nedeniyle maddi olayın yeterince açıklığa kavuşturulmadığı kanaatine varıldığından, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY : Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, … Mahallesi mevkiinde gerçekleştirilmesi planlanan “Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi” projesine ilişkin olarak Malatya Valiliği tarafından … 10/01/2018 tarih ve 201814 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır. İLGİLİ MEVZUAT: 2872 sayılı Çevre Kanununun 2. maddesinde; “Çevresel Etki Değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi plânlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları… ifade eder.” hükmüne; 10. maddesinde, “Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Çevresel Etki Değerlendirmesine tâbi projeler ve Stratejik Çevresel Değerlendirmeye tâbi plân ve programlar ve konuya ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. 25/11/2014 tarihli, 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 6. maddesinde, “(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı veya “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır.” kuralı yer almaktadır. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Dosyanın incelenmesinden; Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, … Mahallesi mevkiinde gerçekleştirilmesi planlanan Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisi” ile ilgili olarak Malatya Valiliği tarafından verilen 10/01/2018 tarih ve 201814 sayılı “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Dairemizin 22/12/2020 tarih ve E:2020/10895, K:2020/13317 sayılı kararıyla bozulması üzerine bozma kararına uyularak, harita mühendisi, biyolog, jeoloji mühendisi, maden mühendisi ve çevre mühendisinden oluşan bilirkişi heyetiyle mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 07/09/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu ÇED Gerekli Değildir kararının mevzuata uygun olmadığı ve planlanan projenin çevre üzerindeki olası olumsuz etkilerinin tam olarak ortaya konulmadığı yolunda görüş bildirilmiş, Mahkemece 07/10/2021 tarihli ara kararla; bu raporda yapılan bazı maddi hataların düzeltilmesi ve işin esasına ilişkin olup anlaşılamayan bazı bilirkişi tespitlerinin açıkça ortaya konulması, faaliyet nedeniyle yer altı su kaynaklarının etkilenip etkilenmeyeceğinin proje tanıtım dosyasındaki taahhütler ve bilimsel veriler dikkate alınmak suretiyle ortaya konulması amacıyla ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş, bu ara kararı üzerine hazırlanan 01/11/2021 havale tarihli ek bilirkişi raporunda bu defa ÇED Gerekli Değildir kararının mevzuata uygun olduğu, planlanan projenin çevre üzerindeki olası olumsuz etkilerinin belirlenerek alınması gereken tedbirler ile bu çevresel etkileşimlere karşı gereken taahhütlerin oluşturulduğu yolunda kanaat bildirilmiş ve Mahkemece ek bilirkişi raporu esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. 07/09/2021 havale tarihli kök bilirkişi raporu ile 01/11/2021 havale tarihli ek bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; maden mühendisi tarafından; her iki raporda da aynı tespitlere yer verildiği; yapılacak patlatmaların bölgenin etki alanı içerisindeki duraysız zeminlerde kaya düşmelerine sebebiyet verip vermeyeceği ile ruhsat sahası içindeki kaymaya müsait alanların bu sarsıntılardan etkilenerek göçmelere yol açıp açmayacağının incelenmemiş olduğu, yapılacak patlatma sonrası gerek oluşacak taş savrulmalarının azami mesafesinin ve partiküllerin havada gidebileceği mesafenin “Patlatma Tasarımları ve Patlatma Kaynaklı Etkiler Klavuzu” na göre hesaplanarak çevresel etkilerinin belirlenmesi gerektiği belirtilerek mevzuat gereklerine ve önlemlere uyulduğu takdirde maden işletmesinin madencilik açısından işletmeye uygun olacağı yolunda kanaat bildirildiği, jeoloji mühendisi tarafından, kök raporda; davalıların bir defada kullandıkları 2500 kg anfo ve 50 kg dinamit lokumunun bölgenin yer altı tablasında yön değiştirmelere, taban suyunun daha alt kotlara inmesine ve etkileşim sınırı içindeki yüzey sularının kaybolmasına sebebiyet verecek sarsıntılar meydana getirebileceği tespitlerine yer verildiği, ayrıca dava dışı bir firma tarafından planlanan Kalker Ocağı ve Kırma Eleme Tesisinin bulunduğu alana ilişkin değerlendirmelerde bulunulduğu, ek raporda ise; dava dışı firmaya ilişkin değerlendirmelerin sehven yapıldığı, dava konusu ile ilgisinin olmadığı belirtilerek bir patlatma sonrası toplam kullanılacak patlayıcı madde miktarının 2509.04 kg anfo ve 50.56 kg dinamit olduğu, sıralı olarak patlatma yapılacağının proje tanıtım dosyasından anlaşıldığı, bölgede yer altı su seviyesinin bu oranda kullanılacak patlayıcı madde miktarlarından etkilenip etkilenmeyeceğine dair hesaplamanın yapılmamış olduğu, en yakın yerleşim yeri olan Kırlangıç Mahallesi evlerinin mesafesi veya yer altı su tablasının patlatma yapılacak kota olan mesafeleri dikkate alınarak güvenli mesafe sınırının hesaplanarak tedbir alınması gerektiği, nihai olarak proje tanıtım dosyasında bu türden oluşabilecek zararlara karşı sadece taahhütlerde bulunulmuş olduğu, taahhütler doğrultusunda işletme faaliyetlerine devam edilmesi durumunda herhangi bir sakınca bulunmayacağı tespitlerine yer verildiği, biyolog tarafından, her iki raporda da aynı tespitlere yer verildiği; ruhsat alanına 651 metre mesafede dik bir kaya yüzeyi üzerinde Campanula peshmenii (Beyçıngırağı) türünün mevcut olduğunun tespit edildiği, bu türün sadece Malatya İli içinde yayılışa sahip olduğu, IUCN (2016)’ ya göre [EN B2ab (v); C2a (ii) tehlike kategorisinde yer alan bir bitki türü olduğu, Valilikçe oluşturulan denetim komisyonunca 2019 yılında yapılan incelemede aynı yerdeki kaya üzerinde 5 farklı bireyin olduğunun rapor edildiği, keşif tarihinde yapılan incelemede ise 10 bireyin mevcut olduğunun tespit edildiği, geçen 2 yıl içinde türün birey sayısının artış gösterdiği, faaliyetin türün gelişimi üzerinde etkisinin gözlenmediği tespitlerine yer verildiği, çevre mühendisi tarafından, kök raporda; dava konusuyla ilgisi bulunmayan başka bir projenin ÇED sürecinin sonlandırılması ile ilgili değerlendirmelerde bulunulduğu, başka bir projeye ilişkin olduğu anlaşılan ÇED Raporu ve halkın katılımı toplantısı hakkında tespitlere yer verildiği, devamında işletme alanına en yakın yerleşim yerinin proje alanına uzaklığının yaklaşık 1673 metre olduğu, bu mahalleye ait tarla ve bahçe tarımı yapılan alanların işletme alanına uzaklığının yaklaşık 2000 metre olduğu, hesaplanan mesafeler ve ayrıca bölgede fazla sayıda taş ocağının yer almasından dolayı işletme kaynaklı tozların bu tarım alanlarını olumsuz yönde etkileyeceği, mevcut su kaynaklarının planlanan projeden olumsuz etkileneceği, ayrıca davaya konu ÇED Raporunda; tozlaşmadan kaynaklanan kümülatif etkinin tam bilimsel modelleme çalışmaları ile tam olarak değerlendirilmediğinin tespit edildiğinin belirtildiği, ek raporda ise; kök raporda yer verilen “ÇED Raporunda tozlaşmadan kaynaklanan kümülatif etkinin tam bilimsel modelleme çalışmaları ile tam olarak değerlendirilmediğinin tespit edildiği, hesaplanan mesafeler ve ayrıca bölgede fazla sayıda taş ocağının yer almasından dolayı işletme kaynaklı tozların bu tarım alanlarını olumsuz yönde etkileyeceği” tespitlerinin başka bir dosyaya ilişkin olduğu, rapora sehven yazıldığı belirtilerek, dava konusu ÇED sürecinde ÇED’in amacına uygun olarak planlanan projenin yol açabileceği bütün olumsuz çevresel etkilerin tespit edilmiş olduğu, yürürlükteki mevzuat kapsamında değerlendirilmiş olduğu ve projenin olası çevresel etkilerinin azaltılması için tedbirlerin belirlendiğinin görüldüğü, işletme alanına en yakın yerleşim yerinin proje alanına yaklaşık 1673 metre mesafede olduğu, tarla ve bahçelerin ise yaklaşık 2000 metre mesafede olduğu, proje alanından yaklaşık 2000 metre mesafede oluşacak tozun sağlığı etkilemeyecek düzeyde olacağı tespitlerine yer verilerek projenin ÇED sürecinin ÇED Yönetmeliğinde verilen esaslara göre yürütüldüğü ve projenin çevre üzerindeki olası olumsuz etkilerinin alınacak önlemler ve verilen taahhütler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olacağı kanaati bildirilmiştir. Dairemizin 22/12/2020 tarih ve E:2020/10895, K:2020/13317 sayılı bozma kararında özetle; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda; arazi ve su kullanımı, faaliyetten kaynaklanacak atık (katı-sıvı, gaz, dip çamuru vb.) ve toz miktarı, gürültü kirliliği, patlatmaların çevreye ve yerleşim yerlerine etkileri vb. hususlarda proje tanıtım dosyasındaki taahhüt ve bilgilere yer verilmekle yetinildiği, proje tanıtım dosyasında verilmiş taahhütlerin yeterli ve gerçekçi olup olmadığı hususunda kanaat oluşturacak proje alanında yapılmış gözlem ve incelemelere dayalı somut ve teknik tespitlere yer verilmediği, yeraltı suyu bakımından iyi bir karstik akifer niteliği taşıdığı belirtilen Kalecik Mermerleri içinde yer alan faaliyet alanında yapılacak patlatmaların yeraltı suyu akışı akım yönlerinde değişime neden olmasının beklenip beklenmediği, bu durumun faaliyet alanına 1830 metre mesafedeki Kırlangıç Mahallesi ile bu mahalleye ait tarım alanlarında mevcut su kaynaklarına zamanla olumsuz etkisinin olup olmayacağı hususunun değerlendirilmediği, tarla ve bahçe tarımı yapılan alanların işletme kaynaklı tozlardan etkilenip etkilenmeyeceğinin Malatya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/49 D.İş dosyasında dava konusu kalker ocağı ve kırma eleme tesisine ilişkin olarak yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporu ile Yeşilyurt İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından hazırlanan tespit raporu da dikkate alınmak suretiyle değerlendirilmesi gerektiği gerekçeleriyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiş olup, bozma kararına uyulmasının ardından Mahkemece yeni bilirkişi heyeti oluşturularak yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen kök ve ek bilirkişi raporlarında, bozma gerekçesi olarak belirtilen hususların ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara uygun olarak açıklığa kavuşturulmadığı, gerek kök raporda sehven yapıldığı belirtilen maddi hataların, gerek raporların kendi içindeki çelişkilerin, gerek kök rapor ile ek rapor arasındaki görüş farklılığının gerekçesinin açık ve anlaşılabilir şekilde ortaya konulmamış olması nedeniyle bilirkişi raporunun denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının yargısal denetiminde, dayanağı proje tanıtım dosyasının değerlendirilerek projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının araştırılması ve bu suretle “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının hukuka uygun olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Dolayısıyla, “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının iptali istemiyle açılan davada bilirkişi seçiminin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar ışığında, “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararının yargısal denetimi yapılırken, seçilecek bilirkişiler arasında bir çevre mühendisinin bulunması, diğer bilirkişilerin ise projenin bulunduğu çevrenin özelliklerine göre ve proje tanıtım dosyasını hazırlayan kişilerin uzmanlık alanları da dikkate alınmak suretiyle belirlenmesi gerekmektedir. Proje tanıtım dosyasını hazırlayan uzmanlar ile birebir aynı sayıda ve aynı uzmanlık alanında olmasa dahi, yargılama usulü kurallarının elverdiği ölçüde, usul ekonomisi de gözetilerek bir denge kurulması, seçilecek bilirkişilerin projenin bulunduğu alana ve projeye yapılan itirazlara göre değerlendirilmesi, bilirkişilerin zorunlu olan ana konu başlıkları bakımından yeterli uzmanlığa sahip olması, bilirkişi raporunun tarafları tatmin edici olması gerekmektedir. Belirtilen hususlar adil bir yargılama yapılması açısından da önem arz etmektedir. Bu durumda, İdare Mahkemesince; yukarıda belirtilen hususlar ile tarafların iddiaları, projenin yeri, nitelikleri ve proje tanıtım dosyasını hazırlayanların uzmanlık alanları da dikkate alınarak, dava konusu “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararına konu faaliyetin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığının araştırılması amacıyla, aralarında çevre mühendisi, biyolog, hidrojeoloji mühendisi, ziraat mühendisi gibi uzmanlar da bulunmak ve gerekirse başka dallardan öğretim görevlilerine de yer verilmek suretiyle, projenin bulunduğu çevrenin özelliğine göre konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bilirkişi heyetiyle proje alanında keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması ve bunun sonucunda düzenlenecek raporun incelenmesi suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir. Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, 2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, 3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 22/02/2022 tarihinde usul yönünden oyçokluğuyla, esas yönünden oybirliğiyle karar verildi.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir