📜 Danıştay Karar Künyesi
3. Daire – 2021/3044 – 2023/2563 – 20.06.2023
🔎 Karar Özeti
Danıştay, asıl borçlu şirketin kanuni temsilcisi olan davacının 2014 ve 2020 yıllarına ait kamu alacaklarından sorumlu tutulamayacağına ve ödeme emrinin iptaline ilişkin yerel mahkeme kararını onayladı.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/3044
Karar No : 2023/2563
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…,K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu Özel … Göz Hastanesi Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınmayan 2014 ve 2020 yıllarının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Asıl borçlu şirkette 03/04/2014 ile 21/05/2015 tarihleri arasında kanuni temsilcisi olan davacının dava konusu ödeme emri içeriği 2014 ve 2020 yıllarının Ocak dönemlerine ait borçlardan sorumlu tutulamayacağı, Mahkemelerince verilen ara kararı üzerine davalı idarece dava konusu ödeme emrinin dayanağı şirket adına düzenlenen ödeme emri içeriği kamu alacakları için haciz varakası tanzim edilmeden davacı adına ödeme emri tanzim edilip tebliğ edildiği, şirket adına malvarlığı araştırması yapılmadığı, dosyaya ibraz edilen malvarlığı araştırmasına ilişkin belgelerin dava konusu ödeme emri içeriği kamu alacağına ilişkin olmadığı, şirketin daha önceki yıllara ilişkin borçlarına ait olduğu bildirildiğinden kamu alacağının şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemediği hususunun kesin olarak ortaya konulamadığı gerekçesiyle ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketin mükellefiyeti re’sen terkin edildiğinden ve malvarlığı araştırmasında şirketin malvarlığına rastlanmadığından, yeniden haciz varakası tanzim edilmeden ve malvarlığı araştırması yapılmaksızın davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 20/06/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 3. maddesinde, “tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı”, amme borçlusunun haczedilen malvarlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacakları şeklinde tanımlanmış, aynı Kanun’un mükerrer 35. maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.” hükmü öngörülmüş, 55. maddesinin 1. fıkrasında ise amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri hususunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtilmiştir.
Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin vergi borçları nedeniyle adına düzenlenen ödeme emriyle takip edildiği olayda, amme alacağının, asıl borçlu şirket hakkında daha önce yapılan malvarlığı araştırması sonucunda borcu karşılayacak malvarlığı bulunmayan şirket tüzelkişiliğinden tahsiline çalışılmasının sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ilgili olduğu dönemde kanuni temsilci olduğu ihtilafsız olan davacıdan tahsili yoluna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile ödeme emrinin, 2014 ve 2020 yıllarının Ocak dönemlerine ait kamu alacakları dışında kalan kısmını iptal eden mahkeme kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.