📜 Danıştay Karar Künyesi
9. Daire – 2022/4084 – 2023/4237 – 02.11.2023
🔎 Karar Özeti
Danıştay, davacının sahte fatura düzenleme iddialarıyla tarh edilen vergi cezasının hukuka uygun olduğuna karar vererek, Bölge İdare Mahkemesi kararını onadı. Üç kat vergi ziyaı cezasının tekerrür uygulanarak artırılmasına ilişkin kısımda bir miktarda hukuka aykırılık tespit edildi.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2022/4084
Karar No : 2023/4237
TEMYİZ EDENLER: 1-(DAVACI) … Yakıt Nakliye Mobilya İnşaat Tekstil Gıda Tic. ve San. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI) … Vergi Dairesi Başkanlığı-…
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararının taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenleyerek komisyon geliri elde ettiğinden bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2017 yılı için re’sen tarh edilen kurumlar vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen üç kat vergi ziyası cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararıyla; kurumlar vergisi yönünden, davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunda yer verilen tespitler ile dava dosyasının birlikte değerlendirilmesinden, davacının, 2016 ve 2017 yıllarına ilişkin (2017/12 dönemi hariç) defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi, 15/09/2017 tarihinde incelenmeye başlanılması üzerine 2017 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarında hiç fatura düzenlememesi, Ba-Bs bildirimlerinin birbiriyle uyumsuz olması, matrahlarının çok yüksek olmasına rağmen ödenecek vergi beyan etmemesi veya çok cüzi tutarda beyan etmesi, Ba formu ile alış bildirmiş olduğu bazı mükellefler hakkında sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenlediklerine yönelik vergi tekniği raporlarının bulunması, bazı işçi ifadelerinde faaliyetine yönelik olumsuz beyanların olması, bir kısım araçlarını işçilerinden satın alması ve onlara geri satması, muhasebeci ifadelerinde faaliyetine yönelik olumsuz beyanların olması, bazı firmalardan elden tahsil ettiği yüklü tutarda paraları kendi banka hesabına tahsilata ilişkin bilgilere yer vermek suretiyle yatırması ve akabinde paraları ilgili firmaya veya yetkilisine göndermesi, yüklü tutarda paraların hesabına havale, eft yoluyla değil de nakit olarak yatırılması ve sonrasında aynı şubeden çekilmesi, irsaliyeli faturalar üzerinde malın teslimi ile ilgili yeterli bilgi olmaması, bazı mükelleflere yüklü miktarda fatura düzenlenmiş olmasına rağmen bedelinin halen tahsil edilmemesi ve tahsiline yönelik cebri icra yoluna başvurulmaması, banka hesabına yatırılan para tutarları ile kesilen fatura bedelleri karşılaştırıldığında, hesaba yatırılan tutarların çok az olması, bazı mükelleflerin ödeme yaptıklarını beyan etmiş olmalarına rağmen ödeme belgelerini ibraz edememeleri, bazı mükellefler hakkında sahte belge düzenlediklerine yönelik olumsuz tespitlerin olması, aynı iş kolunda faaliyet gösteren ve kendilerine fatura düzenlenen bazı mükelleflerin de davacıya fatura düzenlediği hususları dikkate alındığında, davacının 2016 ve 2017 yıllarında bazı mükelleflere düzenlediği tüm faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan komisyon karşılığı düzenlenen sahte faturalar olduğu anlaşıldığından, söz konusu faturalara ait tutarlar üzerinden Danıştayın yerleşik kararları uyarınca %2 oranında hesaplanan komisyon geliri esas alınarak belirlenen matrah farkından kaynaklanan kurumlar vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı; üç kat vergi ziyaı cezası yönünden, davacı tarafından sahte ve muhteviyatı itibarı ile yanıltıcı belge düzenlenmek suretiyle vergi ziyaına sebebiyet verildiğinden 213 sayılı Kanun’un 341, 344 ve 359. maddeleri uyarınca kesilen üç kat vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı; vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan kısmı yönünden, tekerrüre dayanak vergi ziyaı cezasının 23/06/2015 tarihinde kesinleştiği, dolayısıyla 2016 yılının başından itibaren kesilecek vergi ziyaı cezalarında tekerrüre dayanak alınabileceği, bu nedenle dava konusu vergi ziyaı cezasına tekerrür hükümlerinin uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak tekerrür nedeniyle yapılacak ceza artışının tekerrüre dayanak ceza miktarını aşamayacağına yönelik yasal değişiklik ve tekerrüre dayanak vergi ziyaı cezasının 959,95 TL tutarında olduğu dikkate alındığında, dava konusu vergi ziyaı cezasında tekerrür nedeniyle yapılan artışın 959,95 TL’lik kısmında hukuka aykırılık, 959,95 TL’yi aşan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılan 959,95 TL’yi aşan kısmının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurularına konu Vergi Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
DAVACININ İDDİALARI: Yapılan alımların gerçek olup olmadığının hiçbir şekilde değerlendirilmediği, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği, yoklamalarda faal oldukları, genel esaslara tabi olduklarının bağlı bulundukları vergi dairesi müdürlüğünce de teyit edildiği, adlarına kayıtlı 12 adet araç bulunduğu, nakliyenin bu araçlarla gerçekleştirildiği, karşıt tespitlerin lehlerine olduğu, ödemelerin banka kanalıyla yapıldığı, salt alımlardan hareketle sahte belge düzenleyicisi olarak kabul edilmenin mümkün olmadığı, bunun yargı kararlarıyla sabit olduğu iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.
DAVALININ İDDİALARI: 213 sayılı Kanun’un 339. maddesinde yer alan “… cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere…” ibaresinin tekerrürün uygulanacağı iki veya beş yıllık sürenin sona ereceği tarihin tespitiyle ilgili olduğu, ilk fiil için kesilen cezanın kesinleştiği tarihten itibaren takip eden yılın başına kadar olan süre içinde de aynı nev’iden bir ceza kesilmesini gerektiren fiilin işlenmesi durumunda anılan maddeye uygun şekilde cezanın artırımlı olarak uygulanabileceği iddialarıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik tarafların istinaf başvurularını reddeden … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
Temyiz isteminde bulunan davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca aleyhe onanan kısım üzerinden hesaplanacak nispi harcın alınmasına,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 02/11/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.