📜 Danıştay Karar Künyesi
10. Daire – 2020/5026 – 2023/8884 – 26.12.2023
🔎 Karar Özeti
Danıştay, davacının Şırnak’taki sokağa çıkma yasağı nedeniyle uğradığı maddi zararların tazmini için yaptığı başvurunun reddini hukuka aykırı bulmuş ve Bölge İdare Mahkemesi kararını bozma gereği görmüştür. Söz konusu zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2020/5026
Karar No : 2023/8884
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
DAVANIN KONUSU : Davacı şirket tarafından; Şırnak ili, Silopi ilçesinde meydana gelen terör olayları sebebiyle ilan edilen sokağa çıkma yasağı nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Şırnak Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonunun … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince, istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında “mal varlığına ulaşamamaktan kaynaklanan maddi zararlar” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin REDDİNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. Temyiz yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istem halinde iadesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın …. İdare Mahkemesine gönderilmesine, 26/12/2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
(X) KARŞI OY :
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, ”Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.”, 7. maddesinde, ”Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar şunlardır: a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, b) Yaralanma, engelli hâle gelme ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar” hükmü bulunmaktadır.
Uyuşmazlık; davacı şirket tarafından; Şırnak ili, Silopi ilçesinde meydana gelen terör olayları sebebiyle ilan edilen sokağa çıkma yasağı nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması isteminden kaynaklanmaktadır.
İdare tarafından, bölücü terör örgütü mensuplarıyla daha etkili mücadele edebilmesi ve bu süreçte vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanabilmesi amacıyla ilan edilen sokağa çıkma yasağının, terörle mücadele nedeniyle yürütülen faaliyetler kapsamında alınan tedbirlerden olduğunun ve bu tedbirler sırasında meydana gelen zararların da 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayıldığının kabulü gerekmektedir.
5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararların karşılanabilmesi için gerçek ve gerçekleşmiş bir zarar olması gerektiği, muhtemel zararların Kanun kapsamında giderilmesine olanak bulunmadığı tartışmasız olmakla birlikte sokağa çıkma yasağı sebebiyle ticari faaliyetin gerçekleştirilememesinden kaynaklanan zararlarının tamamının muhtemel zarar niteliğinde olduğunun kabulü ile bu zararların karşılanmaması hakkaniyete uygun düşmemektedir. Zira, zararın miktarının tam olarak bilinememesi ya da hesaplanmasındaki güçlükler zararın muhtemel olduğu anlamına gelmemektedir.
Buna göre; sokağa çıkma yasağı kapsamında meydana geldiği iddia edilen maddi zararlardan, davacının ticari faaliyette bulunamadığı bu dönemde yapmak zorunda kaldığı kira giderleri, vergi ödemeleri, işçi ve iş yeri giderleri gibi sabit giderlerinden somut, kanıtlanabilir zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gerekmektedir.
Bununla birlikte; davacının gerçek, kanıtlanabilir ticari kar kayıplarının, elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan zararların da 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gerekmektedir. Bu kapsamda, son 5 yıla ilişkin davacının gelir durumunu gösteren defter ve belgelerin ilgili kurumlardan getirtilip, gelir durumunun netleştirilmesinin ardından, enflasyon oranları da göz önünde bulundurularak beş yılın ortalaması alınarak, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak, davacının zararının hesaplanabilmesi, yapılacak hesaplamada idarece yapılmış bir ödeme varsa bu miktarın da mahsup edilmesi suretiyle varsa zararın karşılanabilmesi mümkünken, bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın başvurunun reddi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde ve davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.