HMK 232 Madde Kapsamında Yemin Eden Kişilerin Belirlenmesi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 232. maddesi, yargı pratiğinde sıkça karşılaşılan yemin konusunu ele alır. Bu madde, yeminin kimler tarafından eda edilebileceği veya reddedilebileceği konusunda önemli düzenlemeler içerir. Yargıtay’ın bu maddeye ilişkin verdiği kararlar, madde hükmünün uygulanmasında karşılaşılan durumları ve bu durumlara uygulanan çözümleri ortaya koyar. Özellikle tüzel kişiler, ergin olmayanlar veya kısıtlılar adına yeminin kimler tarafından edileceği, mahkemeler ve hukuk pratiği için önem arz eder. Bu yazıda, HMK 232. madde kapsamında yemin eden kişilerin belirlenmesine dair Yargıtay kararları üzerinden yeminin hukuki çerçevesi ve günlük hayatta karşılaşılabilecek durumlar ele alınacaktır.
Yeminin Kimler Tarafından Edileceği
HMK’nın 232. maddesi, yeminin kimler tarafından edileceğini net bir şekilde ortaya koyar. Bu maddeye göre, yemin doğrudan ilgili tarafça eda edilir veya iade edilir. Ancak tüzel kişilikler, ergin olmayanlar veya kısıtlılar söz konusu olduğunda, bu kişiler adına yemin, tüzel kişiyi temsile yetkili kişi veya kanuni temsilci tarafından eda edilebilir. Örneğin, bir şirketin alacak davasında, şirketi temsile yetkili kişi yemin edebilir. Günlük hayatta bu, bir şirketin kira alacağı davasında, şirketin genel müdürünün veya yetkili temsilcisinin yemin ederek şirket adına işlem yapması şeklinde karşımıza çıkar.
Yeminin Reddi ve Eda Edilmesi
Yemin teklifinin reddi veya eda edilmesi, davaların sonucunu doğrudan etkileyebilir. Taraflardan biri, yemin teklifini kabul edip yemin ederek iddiasını güçlendirebilir veya reddedebilir. Yargıtay kararları, yeminin eda edilmesi veya reddi konusunda davanın taraflarının haklarını koruyan önemli örnekler sunar. Örneğin, bir kiracının ödediğini iddia ettiği kira bedelleri hakkında, mahkeme kiraya veren tarafa yemin teklif edebilir. Kiraya verenin yemin etmesi durumunda, bu yemin davada belirleyici bir faktör olabilir. Pratikte, bir kiracı kira bedelini ödediğini iddia ederken, kiraya verenin ödemenin yapılmadığına dair yemin etmesi durumu ele alınabilir.
Yemin ve İspat Yükü
Yemin, hukuki uyuşmazlıklarda ispat yükünün karşı tarafa aktarılması anlamına gelebilir. HMK uyarınca, bir vakıanın ispatı için yemin teklif edilebilir ve bu, davada ispat yükünün dağılımını etkileyebilir. Yargıtay kararları, yeminin uygulanması ve ispat yükünün nasıl yönetileceği konusunda yol gösterici olmuştur. Günlük hayatta, bir borç ilişkisinde alacaklının, borcun ödenmediğini ispatlamak için karşı tarafa yemin teklif edebileceği durumlar bu kapsamda değerlendirilebilir. Örneğin, bir alacaklı, borçlunun borcu ödemediğini iddia ederken, borçlunun bu iddiayı çürütmek için yemin etmesi gerekebilir.
Sonuç: HMK 232. maddenin ve Yargıtay kararlarının ışığında, yeminin hukuki uyuşmazlıklardaki rolü ve önemi açıkça görülmektedir. Yemin, özellikle tüzel kişiler, ergin olmayanlar veya kısıtlılar adına yapılan işlemlerde, temsil yetkisi olan kişiler tarafından eda edilebilir. Yeminin reddi veya kabulü, davanın sonucunu önemli ölçüde etkileyebilir. Dolayısıyla, yeminin hukuki süreçlerde dikkatle ele alınması ve ispat yükünün yönetilmesinde önemli bir araç olarak kullanılması gerekir.