Logo

Basın Kartı Yönetmeliği Üzerine Anayasa ile Uyum Değerlendirmesi Hakkında Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

10. Daire – 2019/646 – 2022/5715 – 06.12.2022


🔎 Karar Özeti

Danıştay, Basın Kartı Yönetmeliği’nin bazı maddelerinin iptali talebi üzerine, 6. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinin reddine ve diğer maddelerin iptali talebiyle konusuz kalmasına karar vermiştir. Yönetmeliğin, basın hürriyeti ve kamu yararı bağlamında hukuka uygun olduğuna hükmedilmiştir.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y ONUNCU DAİRE Esas No : 2019/646 Karar No : 2022/5715 DAVACI : … Derneği VEKİLİ : Av. … DAVALI : … VEKİLİ : Av. … DAVANIN_KONUSU : 14/12/2018 tarih ve 30625 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliği’nin; – 6. maddesinin 1. fıkrasının (e) ve (g) bentlerinin, – 14. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin, – 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, – 25. maddesinin, – 29. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) ve (h) bentlerinin, – 30. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile 3. fıkrasının iptali istenilmektedir. DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, kamu barışına karşı suçların 5237 sayılı Kanun’un 213-217. maddelerinde düzenlendiği, getirilen düzenlemenin Kanunla çelişki oluşturduğu, otosansür yarattığı, Anayasanın 10. maddesine aykırı olduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde ihlal olarak değerlendirileceği, sigorta primlerinin yatırılıyor olmasının işverenin ödevi olduğu, gazetecilerin kendi ellerinde olmayan 3. kişilerin eylemlerinden dolayı basın kartının elinden alınmasına neden olunacağı, düzenlemenin hukuki belirlilik ilkesine aykırı olduğu, hangi kadrolara basın kartı verileceğinin önceki düzenlemede yer aldığı ileri sürülmektedir. DAVALININ SAVUNMASI : Davalı idarece, Yönetmelik ile Kanun arasında bir çelişki bulunmadığı, basının korunmasının amaçlandığı, 5953 sayılı Kanun uyarınca yatırılması gereken prim miktarının fazla olduğu, basın kartı başvurularında sözleşme sunulduğu ancak gereğinin yerine getirilmediği, gazetecilerin haklarının korunmasının amaçlandığı, kadro isimlerinin zaman içinde değişimi söz konusu olduğundan kadro ismi ile değil yapılan görev esas alınarak genel bir düzenleme yapıldığı, 15. maddede yer alan düzenlemenin mülga mevzuatta da yer aldığı savunulmaktadır. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : 14/12/2018 tarih ve 30625 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi yönünden davanın reddine, iptali istenilen diğer maddeleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir. DANIŞTAY SAVCISI : … DÜŞÜNCESİ : Dava, davacı Dernek tarafından 14.12.2018 tarih ve 30625 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliğinin 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının e ve g bentlerinin, 14’üncü maddesinin a ve b bentlerinin, 15’inci maddesinin c bendinin, 25’nci maddesinin, 29’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının ğ ve h bentlerinin ve 30’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının d bendi ile 3’üncü fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır. Dava konusu Yönetmeliğin, 21.5.2021 gün ve 31487 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Basın Kartı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2’nci maddesiyle, 6’ncı maddesinin g bendi; 6’ncı maddesiyle 14’üncü maddesinin a ve b bentleri; 7’nci maddesiyle 15’inci maddesinin c bendi; 10’uncu maddesiyle 25’inci maddesi, 11’inci maddesiyle 29’uncu maddesinin ğ bendi; 12’nci maddesiyle 30’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının d bendi ile aynı maddenin 3’üncü fıkrası değiştirildiğinden ve 11’inci maddesiyle de 29’uncu maddesinin h bendi yürürlükten kaldırıldığından; dava konusu yönetmeliğin yukarıda belirtilen kısımları yönünden dava konusuz kalmış olup, esası hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır. Kaldı ki; 21.5.2021 gün ve 31487 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Basın Kartı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının, 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının (ç), (d) ve (g) bentlerinin, 13’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (c) bendinin, 14’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının (a), (b) ve (ğ) bentlerinin, 15’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinin, 16’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının son cümlesinin, 17’nci maddesinin 7’nci fıkrasının (a) bendindeki “maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, 13’üncü” ibaresinin, 25’inci maddesinin 1’inci fıkrasının (a), (b), (c), ve (ç) bentlerinin, 25’inci maddesinin 2’nci fıkrasının, 29’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının (ğ) bendinin ve 30’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının (d) bendinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Onuncu Dairesinin 2021/4123 esasına kayıtlı dosyasında 21.10.2021 tarihinde, Basın Kartı Yönetmeliğinin 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında yer verilen “Bu Yönetmelik, 14 sayılı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3’üncü maddesinin birinci fıkrasının (h), (ı) ve (k) bentleri ile 19’uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.” düzenlemesinin hukuka aykırı olduğundan yürütmesinin durdurulması gerektiği, bu durumun da Yönetmeliğin dava konusu edilen kısımlarının tümünü yasal dayanaktan yoksun hale getireceği gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Basın Kartı Yönetmeliğinin 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının e bendinin iptali istemine gelince; T.C. Anayasasının 124’üncü maddesinde; Yönetmeliklerin, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri tarafından, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılabilecekleri belirtilmiştir. Uyuşmazlığın çözümü bakımından, Yönetmelikle yapılan düzenlemenin üst normlara ve hukuka uygun olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125’inci maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu; 26’ncı maddesinin ilk ve ikinci fıkrasında da; herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu, bu hürriyetin resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı, bu fıkra hükmünün, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel olmadığı, bu hürriyetlerin kullanılmasının, (Ek ibare: 3/10/2001-4709/9 md.) millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabileceği, hükümlerine yer verilmiş olup, bu hükümlerle bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içeren basın özgürlüğünün yerine getirilmesi yönünde idarelere Anayasal bir sorumluluk yüklenmiştir. Bu maddeye dayanılarak basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemek amacıyla çıkarılan 5187 sayılı Basın Kanununun 3’üncü maddesinde de, basının özgür olduğu, bu özgürlüğün bilgi edinme, yazma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerdiği, basın özgürlüğünün kullanılmasının ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabileceği, hükmüne yer verilmiştir. Öte yandan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10’uncu maddesinde ise, “1-Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir. 2-Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. 24.7.2018 tarih ve 30488 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14 sayılı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3’üncü maddesinde; ” …. i) Görev alanına giren konularda faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşlarının başarılı çalışmalar yapabilmeleri için kapasite geliştirme program ve projeleri geliştirmek, uygulamak ve benzeri çalışmalara ve projelere idarî ve malî destekte bulunmak., j)Başkanlığın görev alanı ile ilgili, süreli ve süresiz yayınları planlayıp yayımlamak veya yayımlatmak., k)Basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenlemek, Basın Kartı Komisyonunun sekretarya faaliyetlerini yürütmek…..” Cumhurbaşkanlığına bağlı genel bütçeli kurulan İletişim Başkanlığının görevleri arasında sayılmış olup, anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 7’nci maddesinin uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan ç bendinde de, yerli basın organlarının ve bunların mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırıcı tedbirleri almak, Türk ve yabancı basın yayın organları mensuplarına basın kartı düzenlemek görevi Basın ve Yayın Dairesi Başkanlığına verilmiştir. Söz konusu kanuna dayanılarak hazırlanan ve 14.12.2018 gün ve 30625 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliğinde “basın kartının” tanımı yapılmış; kimlere hangi koşullarda basın kartı verileceği, basın kartı başvurusu, basın kartının iptal edilmesi gereken durumlar sayılmıştır. Davacı dernek tarafından, basın kartı verilirken istenilen şartların genişletilmesinin gazetecinin görevini yerine getirmesine engel oluşturabileceği, basın kartı verilmesi ile ilgili kural ve tanımlamaların belirsiz ve muğlak olmasının keyfiyete yol açabileceği, düzenlemenin kanuna ve Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir. “Basın kartı”, basın mensuplarının mesleki faaliyetlerini yürütürken daha etkin çalışmalarını sağlayan, ülkemizde ve dünyada yaşanan olayları yakından takip etmelerini kolaylaştıran, devletin üst düzey yöneticilerinin katılımlarıyla gerçekleşenler de dahil olmak özere her türlü kamusal faaliyete katılım sırasında akreditasyon vazifesi gören ve özellikle de basın mensubunu tanıtıcı mahiyete sahip resmi bir kimlik belgesidir. İdarelerin üstlenmiş oldukları görevlerini yerine getirebilmesi bakımından her türlü planlama, organizasyon ve uygulama yetkisine sahip oldukları; dolayısıyla, kurallar koyabilecekleri açıktır. Ancak; söz konusu kurallar belirlenirken, hukuka ve mevcut düzenlemeye aykırı olmamak koşuluyla yoruma sebebiyet vermeyecek, objektif kriterlerin esas alınması gerekir. Yönetmeliğin iptali istenilen 6’ncı maddesinin e bendinde, 5237 sayılı Kanunun 213, 214, 215, 216 ve 217 nci maddelerinde sayılan suçlar ile Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar ile devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından hüküm giymemiş olması, basın kartı verilebilmesi için gerekli şartlar arasında sayılmış olup; basın kartı almak isteyen kişilerden, belirlenen suçlardan hüküm giymemiş olması şartının istenilmesine ilişkin düzenlemede, üst norma, kamu yararı ve hizmet gereğine aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 4.12.2018 tarih ve 30625 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliğinin 6’ncı maddesinin 1’inci fıkrasının g bendinin, 14’üncü maddesinin a ve b bentlerinin, 15’inci maddesinin c bendinin, 25’nci maddesinin, 29’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının ğ ve h bentlerinin ve 30’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının d bendi ile 3’üncü fıkrasının iptali istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına; davanın diğer kısmının ise, reddine karar verilmesinin uygun olduğu düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 06/12/2022 tarihinde, davacı vekili Av. …’in ve davalı idare vekili Av. …’in geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ : Dava; 14/12/2018 tarih ve 30625 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (e) ve (g) bentlerinin, 14. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin, 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin, 25. maddesinin, 29. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) ve (h) bentlerinin ve 30. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile 3. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır. İNCELEME VE GEREKÇE : 1- Basın Kartı Yönetmeliği’nin 6. Maddesinin 1. Fıkrasının (e) Bendinin İncelenmesi: İlgili Mevzuat: Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmü; “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26. maddesinde, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.” hükmü; “Bilim ve sanat hürriyeti” başlıklı 27. maddesinde, “Herkes, bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahiptir. Yayma hakkı, Anayasanın 1 inci, 2 nci ve 3 üncü maddeleri hükümlerinin değiştirilmesini sağlamak amacıyla kullanılamaz. Bu madde hükmü yabancı yayınların ülkeye girmesi ve dağıtımının kanunla düzenlenmesine engel değildir.” hükmü; “Basın Hürriyeti” başlıklı 28. maddesinin 3. fıkrasında da, “Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın 26 ve 27. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü bulunmaktadır. 10/07/2018 tarih ve 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 37. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanlığına bağlı olup, kanunları ve/veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerindeki hükümlere tabi olduğu belirtilen İletişim Başkanlığı, 24/07/2018 tarih ve 30488 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14 sayılı İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmiştir. Anılan Kararnamenin 1. maddesinde, İletişim Başkanlığının Cumhurbaşkanlığına bağlı ve genel bütçeli olduğu düzenlemesine yer verilmiş; “Görev” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde, basınla ilişkilerin düzenlenmesi için gerekli çalışmalarda bulunmak; (ı) bendinde, yerli ve yabancı basın-yayın organlarının ve mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmaya yönelik düzenlemeleri yapmak ve gerekli tedbirleri almak; (k) bendinde, basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenlemek ve Basın Kartı Komisyonunun sekretarya faaliyetlerini yürütmek İletişim Başkanlığının görevleri arasında sayılmış; 19. maddesinde ise, “Başkanlık; görev, yetki ve sorumluluk alanına giren konularda idarî düzenlemeler yapabilir. ” hükmüne yer verilmiştir. Hukuki Değerlendirme: Basın Kartı Yönetmeliği’nin dava konusu 6. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 213., 214., 215., 216. ve 217. maddelerinde sayılan suçlar ile Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar ile devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından hüküm giymiş kişilere basın kartı verilmemesi yönünde düzenleme içerdiği görülmektedir. Temel hak ve özgürlüklere dayanan demokratik toplumlarda, özellikle düşünceyi ve kanaati açıklama özgürlüğü önemli bir yer tutmaktadır. Düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün en olağan yollarından biri ise basındır. Basının düşünce ve kanaatlerin açıklanmasında oynadığı önemli rol göz önünde tutularak, modern anayasalarda basın özgürlüğü, temel hak ve özgürlüklerin özel bir türü olarak düzenlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da, 26. maddede, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin, 28. maddede de basın hürriyetinin kapsam ve sınırlarına yer verilmiştir. Demokratik toplumlarda basının en önemli işlevi, kamu yararını ilgilendiren olay ve konularda açıklamalar yapmak, haber ve bilgi vermek, eleştiri ve değer yargıları sunmak suretiyle kamuoyunu oluşturmak, toplumu aydınlatmaktır. Basına yaptığı bu işlev nedeniyle “haber verme hakkı” ile “eleştirme, değer yargısında bulunmak hakkı” tanınmıştır. Haber verme hakkı, kamu yararı taşıyan bir olayı topluma haber vermek, bildirmektir. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin 23/01/2014 tarihli ve Başvuru No:2013/2602 sayılı (Emin Aydın) kararında da, “Demokratik bir sistemde, kamu gücünü elinde bulunduranların yetkilerini hukuki sınırlar içinde kullanmalarını sağlamak açısından basın ve kamuoyu denetimi en az idari ve yargısal denetim kadar etkili bir rol oynamakta ve önem taşımaktadır.” denilerek basının önemi vurgulanmıştır. Bu önemli işlevi nedeniyle basın-yayın kuruluşlarının ve medya mensuplarının, bağımsız ve tarafsız yayıncılığı sürdürmesi, dezenformasyona yol açmaması, Anayasanın 26. maddesi ile 27. maddesinde yer alan basın hürriyetinin sınırlarına ve basın etik kurallarına riayet etmesi, bu anlamda görevlerinin önemi ve niteliği ile bağdaşır şekilde güvenilir olması, görevlerinin gerektirdiği sorumluluk bilinci içinde hareket edeceklerinde şüphe duyulmaması elzemdir. Öte yandan, “basın kartı”, basın mensuplarının mesleki faaliyetlerini yürütürken daha etkin çalışmalarını ve sosyal güvenlik hukukundan doğan birtakım ayrıcalıkları elde etmelerini sağlayan, hizmet damgalı pasaport uygulamaları sayesinde dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan olayları yakından takip etmelerini kolaylaştıran, sektörün her türlü zorlukları karşısında kendilerini savunabilmeleri amacıyla silah ruhsatı işlemlerinde kullanılabilen, devletin üst düzey yöneticilerinin katılımlarıyla gerçekleşenler de dahil olmak özere her türlü kamusal faaliyete katılma konusunda akreditasyon vazifesi gören ve özellikle de basın mensubunu tanıtıcı mahiyete sahip resmi bir kimlik belgesidir. Basın kartı, sadece bir meslek kartı olmayıp, aynı zamanda basın kartı sahibi olan kişiye habere, bilgiye, olaya erişebilme imkanında kolaylık sağlayan ve bu doğrultuda toplumun doğru bilgilendirilmesine araç olan bir kart niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla, basın hürriyeti ile doğrudan ilgili bulunan basın kartına sahip olacak medya mensuplarının tespitinde; basının işlevi, amaç ve ilkelerinin yanı sıra medya mensuplarının kendilerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirebilecek nitelik ve güvenilirlikte olmalarının da göz önünde bulundurulması gerektiği tabiidir. Bu bilgiler ışığında, Türk Ceza Kanunu’nun dava konusu düzenlemede geçen ve basın kartı verilmesine engel teşkil ettiği belirtilen maddelerine ve suç türlerine bakıldığında; “Kamu Barışına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (m.213), suç işlemeye tahrik (m.214), suçu ve suçluyu övme (m.215), halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (m.216) ve kanunlara uymamaya tahrik (m.217) suçları ile Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar (m.309-316), milli savunmaya karşı suçlar (m.317-325), devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk (m.326-339) suçlarının yer aldığı; bu suçların esas itibarıyla basının işlevini gereği gibi yerine getirmesine, haber/bilgi/düşünce/kanaat paylaşımı sırasında gereken dikkat ve özeni gösterecek basın mensuplarını tespit etmeye yönelik olduğu, ayrıca Anayasa’nın 26. maddesinde sayılan ve basın hürriyetinin sınırlandırılmasında da uyulması gereken sınırlama sebeplerine de uygun bulunduğu görülmektedir. Bu itibarla, basın-yayın kuruluşu mensuplarına basın kartı düzenleme, dolayısıyla basın kartı alabilecek basın-yayın kuruluşu mensuplarında aranacak nitelikleri belirleme konusunda yetkili bulunan davalı idare tarafından; basının işlevini gereği gibi (bağımsız, tarafsız, basın ilke/kural ve sınırlarına uygun şekilde) yerine getirmesini sağlayacak, Anayasaya, basın hürriyetinin anayasal sınırlarına ve basın etik kurallarına riayet edecek, haber/bilgi/düşünce/kanaat paylaşımı sırasında gereken dikkat ve özeni gösterecek, kısaca görevinin gerektirdiği sorumluluk bilinci içinde hareket edecek medya mensuplarına basın kartı verilmesine yönelik getirilen dava konusu kuralda, üst hukuk normlarına, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır. 2- Basın Kartı Yönetmeliği’nin Dava Konusu Edilen Diğer Kısımlarının İncelenmesi: 21/05/2021 tarihli ve 31487 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Basın Kartı Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2., 6., 7., 10., 11. ve 12. maddeleri ile 14/12/2018 tarihli ve 30625 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi, 14. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi, 25. maddesi, 29. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendi, 30. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile 3. fıkrası değiştirilmiş; 29. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendi ise yürürlükten kaldırılmıştır. Bu durumda, 14/12/2018 tarih ve 30625 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi, 14. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi, 25. maddesi, 29. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) ve (h) bentleri, 30. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile 3. fıkrası yönünden dava konusu edilen düzenlemelerin yürürlükten kaldırılması nedeniyle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine hukuki olanak bulunmamaktadır. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1. 14/12/2018 tarih ve 30625 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi yönünden DAVANIN REDDİNE, 2. 14/12/2018 tarih ve 30625 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Basın Kartı Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi, 14. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi, 25. maddesi, 29. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) ve (h) bentleri, 30. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile 3. fıkrası yönünden konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin 1/2’si olan … TL’nin davacı üzerinde bırakılmasına, 1/2’si olan … TL’nin ise davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, … TL vekâlet ücretinin ise davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, 5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, 6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 06/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir