📜 Danıştay Karar Künyesi
10. Daire – 2019/9055 – 2023/5607 – 16.10.2023
🔎 Karar Özeti
Danıştay, Zeytinburnu’ndaki taşınmazların payına yönelik vaziyet kararının hukuka aykırı olduğuna ve dava konusu işlemin iptaline karar verdi. İdare Mahkemesi, tapu kayıtlarına dayanarak yapılan işlemlerde yeterli araştırma yapılmadığına hükmetti.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2019/9055
Karar No: 2023/5607
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
4- …
5- … adına vasisi …
… mirasçıları
6- …
7- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel (ifraz öncesi 4 parsel) sayılı taşınmazlarda davacıların murisi olduğu belirtilen …’in payına vaziyet edilip edilmemesine yönelik Maliye Bakanlığının … tarih ve … sayılı işleminin ilgili pay yönünden iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince, görev yönünden davanın reddi yolunda verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararın Danıştay Onuncu Dairesinin 26/06/2018 tarih ve E:2015/1804, K:2018/2196 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bozma kararına uyulurak yeniden yapılan yargılama sonucunda İstanbul 6. İdare Mahkemesince; İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, …Mahallesi, …ada, …parsel ve …ada, …parsel sayılı taşınmazlardaki …Oğlu …ile …’e ait olup Hazinece el konulan payda, biri …oğlu …’ye biri …’e ait ayrı ayrı paylar bulunduğu, paylardan birinin tapu kaydına göre … oğlu …’ye ait olduğu, tapu muamele dosyasında bulunan 01/04/1337 tarihli ilmühaber ve tezkire-i Osmaniyeye göre adı geçenin 1282 doğumlu, Rum Ortodoks olduğu, diğer payın tapu kaydına göre …oğlu …’e ait olduğu ve nüfus kaydında adı geçenin 1290-1291 doğumlu Arnavut Ortodoks olduğu, bu payların aynı taşınmaz içinde değişik paylar olduğu, Kadastro Müdürlüğünce Valiliğe yazılan yazı ile söz konusu taşınmazdaki payların tespit ve tescilinde iki Yorgi’nin aynı şahıs kabul edilerek payların birleştirildiği, daha sonra anılan parselde bulunan, el konulan … hissenin 1282 doğumlu … oğlu …’den başka … tarihli, … cilt numaralı, … sıra numaralı, … numaralı kayda tekabül eden ve 1290-1291 doğumlu … oğlu …’e ait … hisseyi de ihtiva ettiğinin anlaşıldığından bahisle 1322 nüfus tahririne ait kayıtlara göre Fatih ilçesi, Şehremini … Mahallesi, … Sokağı, Hane … , Cilt … , Sayfa … Arnavut-Ortodoks olarak kayıtlı 1290-1291 doğumlu … oğlu …’in 01/01/1954 tarihinde Türk vatandaşı olarak öldüğü, firari, mütegayyip eşhastan bulunmadığına göre adı geçenin 1937 yılında Vakıflar İdaresinden aldığı ve İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazlar içerisinde yer alan hissesine el konulması mümkün olmayacağından taşınmazdaki hisse neye tekabül ediyorsa bu hissenin serbest bırakılmasına karar verildiği anlaşılmakla; 1282 doğumlu Rum Ortodoks … oğlu … ile 1290-1291 doğumlu Arnavut Ortodoks … oğlu …’in aynı kişiler olduğu yönünde nüfus kayıtlarına ilişkin olarak dosyaya ibraz edilen herhangi bir mahkeme kararı mevcut olmadığı görüldüğünden, tapu kaydında yazan bilgiler esas alınmak suretiyle tesis edilen işlemde hukuka ve mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı, ayrıca, … mirasçıları … , … , … ve … tarafından İstanbul Defterdarlığı aleyhine “…’in firarî eşhastan olduğundan bahisle emvaline elkonulmasına ilişkin … tarih ve … sayılı kararın; sözü edilen kimsenin firarî olmadığı ileri sürülerek iptali” talebiyle açılan davada, Danıştay Sekizinci Dairesinin 04/11/1974 tarih ve E:1974/3028, K:1974/3770 sayılı kararı ile davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, öte yandan, davacılar tarafından, tapu kaydına ve nüfus kaydına ilişkin adli yargıda ayrı bir dava açılabileceğinin de açık olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, söz konusu taşınmaza yönelik kamulaştırma bedelinin eksik ödendiğinin anlaşılması üzerine bu hususun nedeni araştırılırken dava konusu işlemden haberdar olunduğu, … oğlu … ile … oğlu …’in aynı kişi olduğu, Soyadı Kanunu çıktıktan sonra murislerinin babasının adı olan “… “a, Yunancada “oğlu” anlamına gelen “… ” ekini ekleterek “… ” soyadını aldığı, ilk taşınmazı (payı) atalarından intikalen edinme tarihinin 1337 (Miladi 1918-1919) yılı olduğu, Soyadı Kanunu’nun 1935 yılında yürürlüğe girdiği ve ikinci taşınmazı (payı) ise 1937 yılında Vakıflar İdaresinden satın aldığı, taşınmazda öncesinden pay sahibi olduğu için öncelikli olarak ihaleye girdiği ve sonraki payı da bu şekilde aldığı, konunun aslında bu kadar basit olduğu, buna rağmen Maliye Bakanlığının 14/07/1976 tarihinde, doğru bir kararla vaziyet kararını kaldırdığı; ancak yeterince araştırma yapmadan ortada başka bir kişi varmış gibi vaziyet edilen payın devrini kısmen yaptığı, murisleri …’in Osmanlı Devleti zamanındaki Yanya sancağı sınırlarında doğduğu, günümüzde ise Yunanistan’ın Ioannina ilini ve ağırlıklı olarak Arnavut Ortodoksların yaşadığı Güney Arnavutluk’u kapsadığı, 01/01/1954 tarihinde İstanbul’da Türk vatandaşı olarak vefat ettiği ve İstanbul’da toprağa verildiği, memleketlerinin şu anda Arnavutluk’taki Giorkaster (Ergiri) ili, Permet (Permedi) ilçesi, … köyü olduğu, dava konusu olayın temel nedeninin … oğlu …’in ilk nüfus kaydını (Fatih ilçesi) değiştirterek kütüğünü Zeytinburnu ilçesine taşıttırmasından kaynaklandığı, Fatih’teki ve Zeytinburnu’daki nüfus kayıtları karşılaştırıldığında ilk kayıtta dininin Hıristiyan Rum, ikinci kayıtta ise Arnavut Ortodoks olarak göründüğü, bu farkın ise önceki dönemde milliyet farkı gözetilmeksizin tüm Ortodoksların Rum olarak sayılmasından kaynaklandığı, nüfus kaydı taşındıktan sonra Arnavut asıllı olduğu için bu şekilde kaydedildiği, 1958 yılındaki kadastro çalışmalarında iki farklı tapu kaydının tevhit edildiği ve tek payın doğru bir şekilde …’in adına yazıldığı, kadastro çalışmaları sırasında memurların, yerel kişilerin ve aile bireylerinin de orada bulunması sayesinde bu şekilde yapıldığı, bu kişilerin gerçekleri en iyi bilen kişiler olduğu, kadastronun da durumu anlayarak tek bir Yorgi olduğunu belirterek kaydı buna göre yaptığı, 24/08/1973 tarihli Millî Emlak Müdürlüğü yazısında … oğlu …’nin 1282 doğumlu olduğu iddia edilmişse de bu yazıda incelendiği belirtilen 1 Nisan 1337 tarih ve … no’lu tapu kaydında doğum tarihine yönelik herhangi bir bilgi yer almadığı, bir memurun “ben bu belgeyi gördüm” demesi üzerine murislerine ait malların elinden alındığı, tapu işlemlerinde fotoğraf zorunluluğunun 1926 yılında getirildiği, 1337 (Miladi 1918-1919) tarihli tapu işleminde fotoğraf, imza veya nüfus cüzdanı örneği olmamasının bu durumu ortaya çıkardığı, kendi mülkleriyle ilgili olarak isim benzerliğinden istifade edildiği gibi terbiye sınırlarını aşan ifadelere yer verilerek işlemin tesis edildiği, murisleri ile ilgili hiçbir araştırma yapılmaksızın böyle bir karar alındığı, murislerinin doğduğu yer ve nüfusa kayıtlı olduğu yer karşılaştırılmak suretiyle farklı kişiler olduğuna karar verildiği, hiçbir somut delil ve gerekçe gösterilmeden, bu süreçte …’in mirasçılarına hiçbir tebligat yapılmadan, hayali bir kişi varmış gibi murislerine ait taşınmazın bir kısmına yönelik alınan vaziyet kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel ve … ada, … parsel (ifraz sonrası … ve … parsel) sayılı taşınmazlarda 1958 tarihli kadastro çalışması sonucunda davacıların murisi …’in payına düşen kısmına, anılan kişinin firari eşhastan olduğundan bahisle … tarih ve … sayılı karar ile vaziyet edilmiştir.
…’in mirasçıları tarafından bu kararın iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Danıştay Sekizinci Dairesinin 04/11/1974 tarih ve E:1974/3028, K:K:1974/3770 sayılı kararı ile süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Sonrasında idarece yapılan araştırma ve incelemeler üzerine tesis edilen Maliye Bakanlığının … tarih ve … sayılı, İstanbul Valiliğine hitaplı işlemi şu şekildedir;
“… dosyanın tetkikinden,
Mezkûr mallarda biri … oğlu …’ye ve diğeri …’e ait ayrı ayrı hisseler bulunduğu,
1- Hisselerden birinin 7 Nisan 337 tarih … muamele nolu tapu kaydına göre … oğlu …’ye ait olduğu ve tapu muamele dosyasında bulunan 1 Nisan 337 tarihli ilmühaber ve tezkeresi osmaniyeye göre adıgeçenin 1282 doğumlu, Rum Ortodoks olduğu
2- Diğer hissenin 20.8.1937 tarih cilt … , sıra … , yevmiye … nolu tapu kaydına göre … oğlu …’e ait olduğu ve nüfus kaydında adıgeçenin 1290-1291 doğumlu, Arnavut Ortodoks olduğu,
3- …’in Vakıflardan aldığı hisseye ait resmi senette gösterilen eski ve yeni kapı numaralarının, mezkûr mallardaki diğer hisse kayıtlarındaki kapı numaralarıyla aynı olduğundan bu hisselerin aynı mallar içinde değişik hisseler olduğu,
4- Diğer taraftan Kadastro Müdürlüğünce idarenize yazılan 8.7.1958 tarihli yazıdan, … ada … parsel ile … ada … parseldeki hisselerin tesbit ve tescilinde bu iki … aynı şahıs kabul edilerek Yorgi hisselerinin bir bütün olarak birleştirildiği,
5- … tarih … sayılı yazınızda da … ada … parsel ve … ada … parsel sayılı mallarda vaziyet edilen … hissenin 1282 doğumlu … oğlu …’ye ait hisseden başka 20.8.1937 tarih cilt … , sıra … , yevmiye … nolu kayda tekabül eden ve 1290-1291 doğumlu … oğlu …’ie ait … hisse’yi de ihtiva ettiği,
Anlaşılmıştır.
Diğer taraftan İliniz Hukuk İşleri Müdürlüğünce İdarenize yazılan … tarih … sayılı yazıda da belirtildiği üzere, 1322 nüfus tahririne ait kayıtlara göre … ,… Mahallesi Bayrampaşa sokağı hane … , cilt … , sayfa … da Arnavut Ortodoks olarak kayıtlı 1290-1291 doğumlu … oğlu …’in 1.1.1954 tarihinde vatandaşımız olarak ölmesine, firari ve mütegayyip eşhastan bulunmamasına göre adıgeçenin 1937 yılında Vakıflar İdaresinden aldığı ve … ada … parsel ve … ada … parsel sayılı taşınmaz mallar içerisinde bulunan hissesine vaziyet edilmesi söz konusu olamıyacağından bu hisse, … pay itibariyle neye tekabul ediyorsa, onun serbest bırakılması gerekmektedir…”
Dava konusu işlem özetlenecek olursa; söz konusu iki taşınmazın geçmişteki tapu kayıtları dikkate alınarak … oğlu … ile …’in farklı kişiler olduğuna kanaat getirilmiş; ancak …’in firari eşhastan olmadığının tespit edildiği ifade edilerek …’in payını ihtiva eden kısmın serbest bırakılmasına, yani bu kısma vaziyet edilmemesine karar verilmiştir. Diğer bir ifade ile kadastro çalışmalarına göre belirlenen payın tamamına ilişkin vaziyet kararının kısmen kaldırılması sonucu ortaya çıkmıştır.
Söz konusu taşınmazların kamulaştırılması ve ardından bedellerinin ödenmesi üzerine kendilerine ödenen meblağın eksik olduğunu belirten …’in mirasçıları tarafından, bu eksikliğin nedeni araştırılırken dava konusu işlemden haberdar olunduğu ileri sürülerek 24/10/2013 tarihinde kayda giren dilekçe ile Maliye Bakanlığının … tarih ve … sayılı işleminin İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel (ifraz öncesi … parsel) sayılı taşınmaz yönünden iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
13 Eylül 1331 tarihli Ahar Mahallere Nakledilen Eşhasın Emval ve Düyun ve Matlübatı Metrukesi Hakkındaki Geçici Kanun ile bu Kanun’un bazı maddelerini ve 20 Nisan 1338 tarihli Emvali Metruke Kanunu’nu değiştiren 15 Nisan 1339 tarih ve 333 sayılı Kanun’a göre, bu kanunlarda yazılı şekillerde firari ve mütegayyip bulunan veya başka yerlere nakledilen kişilerin bu hâllerinin gerçekleştiği anda taşınmaz malların ilgisine göre, Maliye ve Evkaf Hazinelerinin mülkiyetine geçeceği hükme bağlanmıştır.
17/07/1927 tarih ve 5451 sayılı Kararname’nin 1. maddesi ile malları tasfiye edilecek kişilerin Lozan Antlaşması’nın yürürlüğe girdiği tarihte mallarının başında bulunmaları koşuluyla bu işleme tabi tutulmayacakları esasının kabul edildiği görülmektedir. Anılan Kanun ve Kararname uyarınca, Lozan Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinden önce emvali metrukeden sayılması gereken taşınmazlar hakkında, emvali metruke suretiyle işlem yapılacağı, Lozan Antlaşması’nın yürürlüğe girdiği 6 Ağustos 1340 (1924) tarihine kadar henüz Hükümetçe tasarruf edilmeyen taşınmazların sahipleri Lozan Antlaşması’nın yürürlüğe girdiği tarihte eski yerlerine dönmüş ise bu gibi yerlere müdahale edilmeyeceği düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda ayrıntısına yer verilen Maliye Bakanlığının … tarih ve … sayılı, İstanbul Valiliğine hitaplı dava konusu işleminde, idarelerince yapılan araştırma sonucunda … oğlu … ile …’in farklı kişiler olduğuna yönelik bilgilere verilmiştir.
Dava konusu işlemin ve bu işleme dayalı olarak İdare Mahkemesinin gerekçesini oluşturan iki farklı husus bulunmaktadır: Birincisi kişilerin doğum yılı, ikincisi ise kişilerin etnik kimliğidir.
Dava konusu kararda, paylardan birinin 7 Nisan 1337 tarih ve … muamele no’lu tapu kaydına göre … oğlu …’ye ait olduğu ve tapu muamele dosyasında bulunan 1 Nisan 1337 tarihli ilmühaber ve tezkire-i Osmaniyeye göre adı geçenin 1282 doğumlu ve Rum Ortodoks olduğu, diğer payın 20/08/1937 tarih ve cilt … , sıra … , yevmiye … no’lu tapu kaydına göre … oğlu …’e ait olduğu ve nüfus kaydında adı geçenin 1290-1291 doğumlu ve Arnavut Ortodoks olduğu ifade edilmiştir.
Davacılar tarafından ise bu iki hususa yönelik olarak ilgili belgelerde … oğlu …’nin doğum yılına yönelik herhangi bir bilgi olmadığı, doğum yılını içeren belgeyi gördüğünü iddia eden bir memurun raporuna dayanılarak işlem tesis edildiği, … oğlu …’nin 1282 doğumlu olduğuna yönelik herhangi bir kayıt, şerh, ibare veya sunulmuş tezkerenin bulunmadığı; Osmanlı döneminde Ortodoks olan tüm ahalinin Rum Ortodoks sayıldığı, bu nedenle de o dönem için … oğlu …’nin Rum Ortodoks olarak kaydedildiği; ancak Cumhuriyet döneminde aslen Arnavut olmaları nedeniyle murisleri …’in kendisini Arnavut Ortodoks olarak kaydettirdiği ileri sürülmüştür. Yukarıda iddiaları özetlenen davacılar tarafından, ayrıca Vakıflar İdaresine ait olan ikinci payın, ilk paydan dolayı öncelik hakkı olduğundan murisleri tarafından satın alındığı, bahçıvanlık yaptığı için taşınmazını genişletmek istemesinin doğal olduğu iddiasında bulunulmuştur.
Davacılar tarafından ileri sürülen iddiaların yerinde olduğuna bu aşamada kanaat getirmek mümkün olmamakla birlikte bu iddialar, uyuşmazlığın kapsamlı bir şekilde ele alınması gerektiğini göstermektedir. Davalı idare tarafından doğum yılı ve etnik kimlik farklı denilmek suretiyle bir işlem tesis edilmişse de bu hususlara yönelik olarak derinlemesine bir araştırma yapılmadığı veya yapılmışsa da dava dosyası içeriğinde buna yönelik yeterli bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davalı idare tarafından, 7 Nisan 1337 tarih ve … muamele no’lu tapu kaydı, tapu muamele dosyasında bulunan 1 Nisan 1337 tarihli ilmühaber ve o dönemin kimlik kartı (nüfus cüzdanı) mahiyetindeki tezkire-i Osmaniye ile birlikte kadastro müdürlüğü, nüfus müdürlüğü, vakıflar idaresi, tapu dairesi ve gerekli görülmesi hâlinde diğer idarelerden temin edilecek edilecek bilgi ve belgelere göre araştırma ve inceleme yapılması, bahsi geçen … oğlu … ile …’in aynı şahıs olup olmadıkları, taşınmazlara salt bu sebeple vaziyet edilip edilmediği hususları araştırılarak sonucuna göre bir işlem tesis edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, İstanbul ili, Zeytinburnu ilçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel (ifraz öncesi … parsel) sayılı taşınmazda davacıların murisinin payı bakımından dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin KABULÜNE,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.