Logo

Dar Mükellefiyet Kapsamında İrtibat Bürosunun Vergisel Sorumluluğu Hakkında Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

4. Daire – 2020/1080 – 2022/6846 – 24.11.2022


🔎 Karar Özeti

Danıştay, İsviçre’de mukim bir şirketin Türkiye’deki irtibat bürosunun dar mükellef olarak vergilendirilip vergisel yükümlülüklerinin yerine getirilmediği iddialarını değerlendirmiş; irtibat bürosunun faaliyetlerinin, yasal dayanağı bulunmadığı ve gerçekleşen işlerin kapsamı itibarıyla KDV matrahının tespitine engel olduğu sonucuna vararak temyiz istemini reddetmiştir.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y DÖRDÜNCÜ DAİRE Esas No : 2020/1080 Karar No : 2022/6846 TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü) VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF (DAVACI) : … VEKİLİ : Av. … İSTEMİN KONUSU :… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Davacı adına, … A.G. Türkiye İrtibat Bürosu hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden, re’sen tarh edilen 2016/10. dönemine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; İsviçre’de mukim … AG’nin Türkiyede bulunan irtibat bürosunun bir şube gibi faaliyet gösterdiği bu bağlamda, … AG’nin İstanbul İrtibat Bürosunun, bir dar mükellefin Türkiyedeki işyeri olmasından kaynaklanan vergisel yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle, söz konusu büronun kanuni temsilcisi olan davacı adına dava konusu ihbarnamenin düzenlendiği, yurtdışında mukim bir kurumun Türkiyedeki işyeri nedeniyle dar mükellef sayılabilmesi için, satışların Türkiyede bulunan “işyerinde” yapmış olması gerektiği, buna karşın, inceleme raporlarında yer alan beyanlara göre, İstanbul İrtibat Bürosunun herhangi bir mal stoğu bulunmadığı gibi, herhangi bir mal satışı da yapmadığı, müşterilerin çoğunlukla büyük firmalar olduğu ve ticaretin bu müşteriler tarafından malın ithal edilmesi suretiyle gerçekleştirildiği, İstanbul İrtibat Bürosu her ne kadar çalışma iznindeki sınırların dışına çıkarak … AG için müşteri bulma faaliyetinde bulunsa da, bu durum, olayın gerçek mahiyetinin işyerinde ürün satışı yapılmadığı ve ürünlerin müşteriler tarafından ithalat prosedürü işletilerek yurtdışından temin edildiği sonucunu değiştirmediği, İsviçrede mukim … AG’nin Türkiyedeki müşterilerine yaptığı satışlara ilişkin malların teslim anında yurtdışında bulunması nedeniyle, Türkiyede yapılan mal teslimi olarak KDV’ye tabi tutulamayacağı, ithalat işlemi bakımından KDV yükümlülerinin de malın Türkiyedeki müşterileri olduğu ve KDV’lerin gümrük idaresince söz konusu müşteriler adına tahakkuk ettirileceği, teslimi yurtdışında gerçekleşen bu malların KDV’lerine ilişkin … AG’nin bir sorumluluğu bulunmadığı gibi, İstanbul İrtibat Bürosununun da sorumluluğu bulunmadığı, KDV matrahları İstanbul İrtibat Bürosunun Türkiyede verdiği hizmetlerin bedeli/emsal bedeli üzerinden tespit edilmediği gibi, yurtdışından ihraç edilen malların satış fiyatı, satış karı vb. teslime ilişkin tutarları üzerinden İstanbul İrtibat Bürosuna KDV matrahı atfedilmesinin de yasal dayanaktan yoksun olduğu anlaşıldığından dava konusu katma değer vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, kanun gereği yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, irtibat bürosu çalışanlarının görev tanımları ve ifadelerinden, büronun ticari faaliyet gösterdiği sonucuna ulaşılamayacağı, Türkiye ve İşviçre arasında akdedilen ÇVÖA hükümlerinin değerlendirilmediği, somut olaydaki tespitlerin vergilendirme için yetersiz olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur. TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE : Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3. maddesinin 2. fıkrasında; “Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye’de bulunmayanlar, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler.” hükmüne yer verilerek dar mükellefiyet tanımlanmış, 22. maddesinin 1. fıkrasında “Dar mükellef kurumların iş yeri veya daimî temsilci vasıtasıyla elde edilen kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümler uygulanır.” hükmü yer almıştır. 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükellef veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır. Dava dosyasının incelenmesinden, İsviçre’de mukim … A.G.’nin Türkiye’de bulunan bir kısım müşterilerine makarna üretim makinesi, çikolata üretim makinesi vb. makineler sattığı, ayrıca satış sonrası teknik destek ve bakım hizmetlerinin de verildiği, söz konusu firmanın 1997-2017 yılları arasında İstanbul’da hizmet veren bir irtibat bürosunun bulunduğu, irtibat bürosunun 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına hesap ve işlemlerinin dar mükellef kapsamında incelenmesi neticesinde düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporunda; irtibat bürosunun kurulduğu tarih olan 26/08/1997’den 2017/Şubat dönemine kadar koordinatör müdür olarak kanuni temsilcisinin … olduğu, 2017 tarihinde irtibat bürosunun koordinatör müdürlüğüne davacının atandığı, irtibat bürosu görünümü şeklinde satış ofisi kuran ve bu sayede 2013-2016 yılları arasında pek çok müşteriye satış yapan … A.G. firmasının dar mükellef kapsamında vergilendirileceğinin, dar mükellef irtibat bürosuna Türkiye içinde kazanç sağlayan genel müdürler (kanuni temsilciler) … ve davacının müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğinin, kurumlar vergisi, kurum geçici vergisi, katma değer vergisi, gelir stopaj vergisi, damga vergisi ve kurumlar vergisi tevkifat tutarlarının düzenlenecek inceleme raporları ile tespit edileceğinin belirtilmesi üzerine düzenlenen dayanak vergi inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen dava konusu vergi/ceza ihbarnamesinin davacı adına tanzim ve tebliğ edilmesi üzerine bakılmakta olan iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır. Olayda, İsviçre’de mukim … AG’nin Türkiye’deki müşterilerine sattığı makinelerin, bu firmanın İstanbul İrtibat Bürosu’nca satıldığından bahisle, İrtibat Bürosu’nun kanuni temsilcisi olan davacı adına dava konusu cezalı tarhiyat yapılmışsa da, dayanak vergi inceleme raporu ve vergi tekniği raporunda irtibat bürosunun kanuni temsilcisinin; 26/08/1997 tarihinden 2017/Şubat dönemine kadar …, 2017/Şubat döneminden sonra davacı olduğunun yer aldığı, bu durumda davacının dava konusu cezalı tarhiyatın ait olduğu dönemde kanuni temsilcilik sıfatının bulunmadığı dolayısıyla dava konusu tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı anlaşıldığından temyize konu Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır. KARAR SONUCU : Açıklanan nedenlerle; 1. Temyiz isteminin reddine, 2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, 3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 24/11/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir