Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Menfi tespit davası ve istirdat davası, borç ilişkileriyle ilgili önemli iki hukuki kavramdır. Bu davalar, özellikle icra hukuku bağlamında karşımıza çıkar ve borçluların haklarını korumada önemli bir rol oynar. Menfi tespit davası, borçlunun gerçekte borçlu olmadığını mahkemeden tespit ettirmek için açtığı bir davadır. Öte yandan, istirdat davası ise, borçlunun haksız bir şekilde ödediği parayı geri almak için açtığı davadır. Bu makalede, menfi tespit davası ve istirdat davası arasındaki farklar, bu davaların nasıl açılacağı, ispat yükü ve zamanaşımı süreleri gibi konuları detaylı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, bu davaların arabuluculuk süreciyle ilişkisi de incelenecektir.
Menfi Tespit Davası Nedir ve Nasıl Açılır?
Menfi tespit davası, borçlu tarafından gerçekte borçlu olmadığının mahkemece tespit edilmesi amacıyla açılan bir davadır. Bu dava türü, İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi temelinde düzenlenmiştir. Örneğin, Ali’nin Ahmet’e borcu olmadığını iddia etmesi ancak Ahmet’in bu borcu icra yoluyla tahsil etmeye çalışması durumunda, Ali mahkemeye başvurarak menfi tespit davası açabilir. Davanın açılması için borçlu olmadığını ispat yükümlülüğü, genel olarak davalı alacaklıya aittir. Ancak, borçlunun alacaklıya karşı ödeme, ibra veya takas gibi bir nedenle borcun sona erdiğini iddia etmesi halinde ispat yükü borçluya geçer.
İstirdat Davası ve Özellikleri
İstirdat davası, borçlunun haksız yere ödediği parayı geri almak için açtığı bir davadır. Bu dava, menfi tespit davası sonucunda borçlunun lehine bir karar çıkması ve icra takibinin sonlanması durumunda, ödenen paranın geri alınması amacıyla açılabilir. Örneğin, bir kişi, üzerine kayıtlı olmayan bir elektrik borcu nedeniyle icra takibiyle karşı karşıya kaldığında ve bu borcu ödemek zorunda kaldığında, sonrasında mahkemeye başvurarak ödediği miktarın iadesi için istirdat davası açabilir. İstirdat davası, İİK’nın 72. maddesine göre menfi tespit davasının bir uzantısı olarak görülebilir ve borçlunun ödediği paranın geri alınması için önemli bir yoldur.
Menfi Tespit ve İstirdat Davalarında Arabuluculuk
Menfi tespit davası ve istirdat davası, ticari davalarda arabuluculuk sürecine tabi değildir. Ticari davalarda arabuluculuğa başvuru, genellikle alacak ve tazminat talepleri için zorunlu bir ön şart olarak kabul edilir. Ancak, menfi tespit davası, borçlunun borçlu olmadığının tespiti talebiyle açıldığı için ve istirdat davası da ödenen paranın iadesi talebiyle açıldığı için bu davalarda arabuluculuk süreci zorunlu değildir. Örneğin, bir işletme sahibi, kendisine haksız yere atfedilen bir borç nedeniyle menfi tespit davası açmak istediğinde, bu dava için öncelikle arabulucuya başvuru yapması gerekmez. Bu durum, davaların daha hızlı bir şekilde mahkemede çözümlenmesine olanak tanır ve borçluların haklarını daha etkin bir şekilde korur.
Sonuç: Menfi tespit davası ve istirdat davası, borçluların haklarını korumak için kullanılan önemli hukuki araçlardır. Menfi tespit davası, borçlunun borçlu olmadığını mahkemeden tespit ettirmek için açılırken, istirdat davası ödenen paranın geri alınması amacıyla kullanılır. Bu davalarda ispat yükü, genel olarak alacaklıya aittir ancak bazı durumlarda borçlunun da ispat yükümlülüğü bulunabilir. Ayrıca, menfi tespit ve istirdat davaları ticari davalarda arabuluculuğa tabi olmayarak, davaların daha hızlı ve etkin bir şekilde çözümlenmesine imkan sağlar. Bu davalardan yararlanarak, haksız yere icra takibi veya borç yükü altına giren bireyler, haklarını mahkemede arayabilirler.