Logo

Akaryakıt İstasyonu Kanuni Temsilcisi Üzerine Alınan İhtiyati Haciz ve Tahakkuk Kararları Hakkında Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

3. Daire – 2022/1403 – 2022/4302 – 08.11.2022


🔎 Karar Özeti

Danıştay, akaryakıt istasyonu işleten şirketin kanuni temsilcisi hakkında alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararlarının hukuka uygun olmadığına karar vererek, söz konusu işlemlerin iptaline hükmetmiştir.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y ÜÇÜNCÜ DAİRE Esas No : 2022/1403 Karar No : 2022/4302 TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/… VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF (DAVACI) : … VEKİLİ : Av. … İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E… K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Class Powerfull Akaryakıt İstasyon İşletmeciliği Ticaret Anonim Şirketi’nin kanuni temsilcisi olan … Turizm Ticaret Anonim Şirketi adına hareket eden davacı hakkında, … Akaryakıt İstasyon İşletmeciliği Ticaret Anonim Şirketi’nin 2018 ilâ 2020 yıllarına ilişkin olarak başlatılan vergi incelemesi sırasında yapılan ilk hesaplamalara göre belirlenen vergi ve cezalar ile hesaplanan gecikme faizinin teminat altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 1. bendi ile 17. maddesinin 1. bendi uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararının iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:… Akaryakıt İstasyon İşletmeciliği Ticaret Anonim Şirketi’nin vergi kaçakçılığı yaptığı şüphesiyle incelemeye sevk edilmesi ve ilk tespit ve araştırmalarda 2019 ve 2020 yıllarında bir kısım akaryakıt tutarlarının satış kaydının silindiği ve beyanlarına yansıtılmadığı hususlarının tespit edildiğinden bahisle şirketin kanuni temsilcisi olan … Turizm Ticaret A.Ş. adına hareket eden davacı hakkında ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararı alınmış ise de davalı idarece idari işlemin dayanağının açıkça ortaya konulmadığı, 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 1. bendi uyarınca teminat istenmesini gerektiren hallerin mevcudiyeti ile aynı maddenin 3.bendi uyarınca borçlunun kaçmış olması veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimallerinin bulunduğu yönünde herhangi araştırma, tespit veya değerlendirme yapılmadığı, mükellef şirket hakkında vergi incelemesine başlanılmasının ihtiyati nitelikteki işlemlerin uygulanması için tek başına yeterli olmadığı sonucuna varılmakla dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararları iptal edilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 6183 sayılı Kanun’un ‘Amme Alacaklarının Korunması’ başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemlerinin, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu kamu alacağının tehlikeye girmesini engellemeye yönelik işlemler olduğu, kamu alacağının cebren tahsili ve takibiyle ilgili olmayıp korunmasına yönelik bu işlemlerin asıl muhatabının kamu alacağının gerçek borçlusu, diğer bir ifade ile verginin mükellefi veya sorumluları olduğu, bu nedenle, tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri adına teminat isteme, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi kamu alacağını güvence altına almaya yönelik tedbirlerin uygulanamayacağı dikkate alındığında, davacı hakkında kanuni temsilcisi olduğu şirket tüzel kişiliğinin vergi borçları nedeniyle alınan ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz kararında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüyle Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra dava konusu ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararları iptal edilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı hakkında tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. Temyiz isteminin reddine, 2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA, 3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 08/11/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi. (X)-KARŞI OY : 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 9. maddesinin ilk fıkrasında, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359. maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplamalara göre belirlenen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat isteneceği; 13. maddede ihtiyati haczin, maddede sayılan hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde hiçbir müddette mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla derhal tatbik edileceği; 17. maddede ise ihtiyati tahakkukun, 13. maddenin 1, 2, 3 ve 5. bentlerinde yazılı ihtiyati haciz sebeplerinden birisinin mevcut olması halinde uygulanacağı belirtilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “kanuni temsilcilerin ödevi” başlıklı 10. maddesinde; tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, 6183 sayılı Kanun’un 3. maddesinde de amme borçlusu teriminin; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısların yanında bunların kanuni temsilcilerini de ifade edeceği hüküm altına alınmıştır. Yukarıda belirtilen düzenlemeler çerçevesinde tahsil aşamasında şirket borçlarından sorumlu tutulabilecek olan kanuni temsilciler, şirket borçlarından ihtiyati haciz aşamasında da sorumlu tutulabileceklerinden, davacı hakkında kanuni temsilci sıfatıyla alınan ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararlarında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından temyiz isteminin kabulüyle Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire Kararına katılmıyorum.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir