📜 Danıştay Karar Künyesi
4. Daire – 2016/16654 – 2021/1082 – 18.02.2021
🔎 Karar Özeti
Danıştay, davacı Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 2008 yılına ait vergi ve cezaların kaldırılması için yaptığı düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddini hukuka uygun bularak, Vergi Mahkemesi kararını onadı ve temyiz istemini reddetti.
Karar İçeriği
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/16654
Karar No : 2021/1082
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı … Başkanlığı
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2008 yılına ilişkin olarak tarh edilen vergi ve kesilen cezaların kaldırılması istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı adına yapılan 2008/1,2,3 dönemlerine ilişkin katma değer vergisi tarhiyatının vergi oranına ilişkin olarak davalı idarece bir kısmının düzeltme fişleri ile terkin edilerek düzeltildiği, bu durumda dava konusu tarhiyatların düzeltilerek terkin edilen kısımları hakkında karar verilmesine olanak bulunmadığı, dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının düzeltilen kısım dışında kalan kısımları yönünden ise, şikayete konu istemin hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu, dolayısıyla vergi hatası kapsamında değerlendirilemeyeceğinden şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen reddine, kısmen karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından zamanaşımı süresinin dolmasına bir gün kala takdir komisyonuna sevkin yapıldığı, takdir komisyonunun indirimlerin reddi yetkisi olmadığı, %8 olan KDV oranının %18 olarak hesaplandığı, açık ve mutlak bir vergilendirme hatası olduğu, Mahkeme kararı hukuka aykırı olduğundan bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra temyize konu karar “25/04/2016” tarihinde verilmesine karşın, mahkeme kararında karar tarihi olarak “25/04/2015″ tarihinin belirtildiği görüldüğünden, söz konusu yanlışlık düzeltilerek gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
5. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş; 15/1-b maddesinde ise, süre aşımı halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmış; aynı Kanunun 10. maddesinde de, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; altmış gün içerisinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre, Danıştay”da, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde idarece verilen cevabın kesin olmaması halinde, ilgilinin, bu cevabı, istemin reddi sayabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitiminden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği öngörülmüştür.
Mezkur Yasa’nın ilgili hükümlerine göre; yapılan başvuruya altmış gün içerisinde idarece verilen cevabın kesin olması veya başvurunun anılan süre içerisinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi hallerinde, davanın, cevabın tebliğini veya cevap verilmemek suretiyle geçen altmış günü izleyen günden itibaren, açıklanan 7. maddede, davanın açılacağı idari yargı yerine göre belirlenen dava açma süresi içinde açılması gerektiğinden; bu süre geçirildikten sonra yapılan ikinci başvuru üzerine, idarece verilen cevap veya cevap verilmemek suretiyle tesis edilen işlem dolayısıyla ikinci bir dava hakkının doğması olanaklı değildir.
Her ne kadar, anılan Kanunun 10/2. maddesinin son cümlesinde, ”dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca verilen cevap üzerine de dava açılabileceği” açıklanmış ise de, bu cümlede; dava açma olanağı sağlayacağı belirtilen cevabın ilk başvuruya verilen cevap olması gerektiği maddenin lafzından çıktığından, ilk başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine yapılan sonraki başvurular dolayısıyla bu hükmün uygulanma yeri bulunmamaktadır.
Yukarıda belirtilen kanun hükümlerine göre, dava açma süresi geçtikten sonra, ancak kanunda belirtilen durumlarla sınırlı olarak, hukuki ihtilaf içermeyen basit ve açık hataların düzeltme ve şikayet yolu ile dava konusu edilmesi mümkündür. Aksi takdirde, her türlü uyuşmazlığın düzeltme zamanaşımı içinde dava konusu edilebilmesi söz konusu olur ki, bu da dava açma sürelerine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin konuluş amacına uygun düşmeyecektir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına, bir kısım alışlarından dolayı sevk edildiği takdir komisyonunca belirlenen matrahların esas alınması suretiyle vergi ziyaı cezalı KDV tarhiyatları yapıldığı, neticesinde 2008 yılına ilişkin tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle yaptığı düzeltme-şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin Gelir İdaresi Başkanlığınca tesis edilen işlemin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı, davacının 2008/1,2,3 dönemlerine ilişkin katma değer vergisi tarhiyatının vergi oranına ilişkin olarak davalı idarece bir kısmının düzeltme fişleri ile terkin edilerek düzeltildiği anlaşılmaktadır.
Belirtilen hukuki durum karşısında; davacı şirketin, 2008 yılına ilişkin olarak tarh edilen vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle ilk olarak yaptığı başvurunun reddi işleminin iptali talepli olarak, 2577 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 7. maddesinde belirtilen otuz (30) gün içinde dava açılmayıp, bu süre geçirildikten sonra 13/03/2014 tarihinde yaptığı müracaatın cevap verilmeyerek zımnen reddi üzerine 30 günlük yasal dava açma süresi içinde de dava açılmayarak, ikinci kez yaptığı 27/11/2014 tarihli müracaata verilen … tarih ve … sayılı ret cevabı üzerine 07/04/2015 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçeyle açılan davada, süre aşımı bulunduğundan, Vergi Mahkemesi kararının redde ilişkin kısmının belirtilen gerekçe ile onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.