Logo

İhale Süre Aşımı ve İdari İşlemlere Karşı Dava Açma Hakkı Üzerine Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

13. Daire – 2023/1512 – 2023/2861 – 05.06.2023


🔎 Karar Özeti

Danıştay, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na tabi bir ihaleye ilişkin iptal isteminin süre aşımından dolayı reddedilmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararını onayarak, özel dava açma süresinin yanlış hesaplandığı iddialarını da değerlendirmeyerek temyiz istemini reddetti.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y ONÜÇÜNCÜ DAİRE Esas No:2023/1512 Karar No:2023/2861 TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF (DAVALI) :… Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Toprak Mahsülleri Ofisi Genel Müdürlüğü Teknik İşler Dairesi Başkanlığı’nca 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3/(g) maddesi uyarınca teklif isteme usulüyle 20/01/2023 tarihinde gerçekleştirilen … ihale kayıt numaralı “24 Adet Muhtelif Seperatör, Ekstraktör ve Dekantörlerin Malzemeli Olarak Majör ve Minör Bakımının Yapılması İşi” ihalesinin ve ihaleye ilişkin işlemlerin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesi’nce verilen kararda; dava konusu ihaleye ilişkin davacıya 17/01/2023 tarihinde bildirimde bulunulduğu ve aynı tarihte ihale ilanı ve şartnamesinin yayımlanarak 20/01/2023 tarihinde ihalenin gerçekleştirildiği, davacı tarafından 20/01/2023 tarihli dilekçe ile ihalenin iptal edilmesi talebiyle ihale komisyonuna başvuruda bulunulduğu, başvuruya herhangi bir cevap verilmemesi üzerine 30/01/2023 tarihinde yapılan başvurunun Toprak Mahsülleri Ofisi Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlemiyle, dilekçe hakkında yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle reddi üzerine bakılan davanın açıldığı; Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca ivedi yargılama usulüne tâbi olan işbu davada, dava açma süresinin otuz gün olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanamayacağı, en geç ihalenin yapıldığı 20/01/2023 tarihinden itibaren özel dava açma süresi olan 30 gün içinde 19/02/2023 tarihini (19/02/2023 tarihi hafta sonu tatili olan Pazar gününe denk geldiğinden) takip eden ilk iş günü olan 20/02/2023 tarihinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra 06/03/2023 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenme imkânı bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Mahkemece dava açma süresinin başlangıcının yanlış belirlendiği, davalı idare tarafından ihale sonucunun ihalenin yapıldığı tarihte kendisine bildirilmediği, ihale sonucunun Kamu İhale Bülteni’nde de yayımlanmadığı, ihalenin bir sonuca vardığından ancak davalı idareye yapılan 30/01/2023 tarihli başvuruya verilen cevap haberdar olduğu, dava açma süresinin davalı idarenin 02/02/2023 tarihli cevabının tebliğ edildiği tarihten itibaren başlaması gerektiği, 2577 sayılı Kanun’un 5. maddesi uyarınca birden fazla idari işlemin iptali talebiyle açıldığı, iptali talep edilen işlemlerin ayrı ayrı değerlendirerek karar verilmesi gerektiği, ihalede verilen İdari Şartname ve diğer belgelerde ihaleye karşı başvurulacak itiraz yoluna ve dava açma süresine ilişkin bilgi yer almadığı ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü: HUKUKİ DEĞERLENDİRME : İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. Davacının temyiz isteminin reddine, 2. Davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, anılan Mahkeme kararının ONANMASINA, 3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 4. Posta giderleri avansından artan tutarın davacıya iadesine, 5. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, 6. Dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, 7. 2577 sayılı Kanun’un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 05/06/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. (X) KARŞI OY : Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrası hükmü ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde, ilgililerin kaç gün içinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. Anayasa’nın 125. maddesinde de, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin “yazılı bildirim” tarihinden başlayacağı belirtilmiştir. 20/01/1982 tarihinde yürürlüğe giren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda idari yargıda uygulanan “genel yargılama usulü” ve 7. maddesi ile devamı maddelerde de “genel dava açma süreleri” düzenlenmiş bulunmaktadır. Anılan 7. maddesinde, özel süre gösterilmeyen hâllerde idare mahkemelerinde idari işlemlere karşı dava açma süresinin “altmış gün” olduğu ve bu sürenin yazılı bildirim tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı kurala bağlanmıştır. Buna karşılık, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen 20/A maddesiyle, bir kısım işlemlere karşı açılan davalarda, genel yargılama usulünden farklı olarak, gerek dava, gerekse temyiz aşamasında uygulanacak “ivedi yargılama usulü” getirilmiş; ayrıca, ivedi yargılama usulünde dava açma süresinin “otuz gün” olduğu ve bu Kanun’un 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülmüştür. Anılan maddede, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda ivedi yargılama usulünün uygulanacağı işlemler arasında sayılmıştır. Genel yargılama usulünün uygulandığı uyuşmazlıklarda, ilgililere dava açmadan önce, 2577 sayılı Kanun’un 10, 11, 12 ve 13. maddeleriyle “idari başvuru” seçeneği getirilmişken, ivedi yargılama usulünün uygulandığı işlemlere karşı doğrudan dava açma zorunluluğu getirilmiş ve 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca yapılacak idari başvurunun dava açma süresini durdurmayacağı kurala bağlanmıştır. Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca idarenin yükümlülüğünün, ivedi yargılama usûlüne tâbi bir idarî işlem söz konusu olduğunda, ilgilinin yanılgıya düşmemesi açısından özel dava açma süresi içerisinde doğrudan dava açmak zorunda olduğunun, işleme karşı idarî başvuruda bulunularak itiraz edilmesinin dava açma süresini durdurmayacağının bildirilmesini de kapsadığı kuşkusuzdur. Ancak kendisine herhangi bir yazılı bildirim yapılmayan ya da yapılan yazılı bildirimde işleme karşı başvuru yolu ve süresi belirtilmeyen, uyuşmazlığın ivedi yargılama usûlüne tabi olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca itirazda bulunmasının dava açma süresini durdurmayacağı, doğrudan dava açması gerektiği bildirilmeyen ilgililerin hangi yargılama usûlünün uygulanacağı ve hangi sürede dava açacakları konusunda karışıklık yaşamaları ve yanılgıya düşmeleri mümkün bulunmaktadır. Mevzuattan kaynaklanan bu karışıklığın Anayasa’nın 36. maddesinde yer alan mahkemeye erişim hakkını ihlal eden sonuçlara ulaşmasını engellemek yargı yerine düşen bir görevdir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye kararında, usul kurallarının nasıl yorumlanması gerektiği hususunda özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makûl bir orantı olması hâlinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine hâlel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir esneklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir. Bu durumda, ilgililere herhangi bir yazılı bildirimin yapılmadığı ve idari işlemin bir şekilde öğrenilmesi üzerine dava açıldığı durumda, bu kişilerin mevzuattan kaynaklanan bu karışıklık nedeniyle kaç gün içinde hangi merciye başvuracaklarını bilmeleri beklenemeyeceğinden, ayrıca uyuşmazlığın genel yargılama usulüne mi yoksa ivedi yargılama usulüne mi tâbi olduğu noktasında tereddüt yaşamaları olası bulunduğundan, dava açma süresi hesaplanırken öğrenme tarihinin başlangıç alınması ve aynı şekilde özel dava açma süresinin değil açık, anlaşılabilir ve ulaşılabilir olan genel dava açma süresinin işletilmesi gerekir. Nitekim Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 15/03/2022 tarih ve E:2021/2, K:2022/1 sayılı kararıyla da; yazılı olarak bildirilen ve özel dava açma süresine tâbi olan bir işlemde, dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda genel dava açma süresinin işletilmesi gerektiği yönünde içtihatların birleştirilmesine karar verilmiştir. Olayda, 20/01/2023 tarihinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 3/(g) maddesi uyarınca uyuşmazlığa konu ihalenin gerçekleştirildiği, davacı tarafından 20/01/2023 tarihli dilekçe ile ihalenin iptal edilmesi talebiyle ihale komisyonuna başvuruda bulunulduğu, başvuruya herhangi bir cevap verilmediği, 30/01/2023 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin Toprak Mahsülleri Ofisi Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işleminin tebliği üzerine ihalenin ve ihaleye ilişkin işlemlerin iptali istemiyle 06/03/2023 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın ivedi yargılama usulüne tâbi olduğuna, dava açma süresinin otuz gün olduğuna, uygulanan bu usulde idareye yapılan başvurunun dava açma süresini durdurmayacağına dair kendisine yazılı bildirim yapılmayan davacının, hangi tarihten itibaren dava açması gerektiği hususunda tereddüt yaşadığı ve yanılgıya düştüğü, mevzuattan kaynaklanan bu karışıklığın davacının özel süresi içerisinde dava açmasını zorlaştırdığı anlaşıldığından, mahkemeye erişim hakkının ihlâl edilmemesi açısından uyuşmazlıkta özel dava açma süresinin değil, genel dava açma süresinin uygulanması gerektiği, davanın ihalenin iptali talebiyle idareye yapılan başvuru tarihi olan 20/01/2023 tarihinden itibaren 60 (altmış) günlük genel dava açma süresi içerisinde açıldığı göz önünde bulundurulduğunda, davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir