Logo

Sosyal Donatı Dengesinin Bozulması Nedeniyle İmar Planı İptali Hakkında Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

6. Daire – 2021/11021 – 2023/6784 – 25.09.2023


🔎 Karar Özeti

Isparta’da yapılan bir imar planı değişikliği, sosyal donatı dengesinin bozulması, yeterli analizlerin yapılmaması ve çevresel riskler taşıması gerekçeleriyle hukuka aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Davacı, taşınmazlarına uzaklık nedeniyle dava açma ehliyeti taşımadığı gerekçesiyle davanın reddine dair temyiz süreci yaşanmıştır.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y ALTINCI DAİRE Esas No : 2021/11021 Karar No : 2023/6784 TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı VEKİLİ : Av. … KARŞI TARAF (DAVACI) : … İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Isparta ili, … Mahallesi, …, … ada, …, …, …, …, …, …, …, … ve … sayılı parseller civarına ilişkin olarak Isparta Belediye Meclisinin … tarihli ve … sayılı kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:.., K:… sayılı kararda; dosyanın ve yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden, plan değişikliği işlemlerinde ana unsurun, plan bütünlüğü ve sosyal donatı dengesinin bozulmaması olduğu, sosyal donatının kaldırılması halinde ise bunun yerine eşdeğerinin konulması gerektiği, ayrıca planla nüfus yoğunluğu getiriliyorsa bu nüfusa hizmet edecek sosyal donatı alanının da planlanması gerektiği, imar planı yapım, değişiklik ve revizyon aşamalarında ayrıntılı etüt ve analiz-sentez çalışması yapılarak bu çalışmaların plan açıklama raporunda yer alması ve ayrıca ilgili kurumlardan görüş alınması gerektiği halde plan açıklama raporunun hazırlanmadığı ve davalı idarece nüfus yoğunluğu artışına planda öngörülen sosyal ve teknik altyapı standartlarını düşüren değişiklik yapıldığı, büyük bir kısmı park alanında kalan taşınmazların konut alanı fonksiyonuna dönüştürüldüğü, sosyal tesis alanı ve genel otopark alanının kaldırılmasının plan bütünlüğündeki donatı dengesini bozucu nitelikte olduğu, kaldırılan park alanına karşılık ayrılan park alanının farklı bölgede bulunduğu, iki alan arasında kalan taşıt yolunun erişim ve hizmet alanı açısından bu bölgeler için sınır oluşturduğu, yine hizmet etki alanı içerisinde eş değer bir otopark alanı ayrılmadığı, plan değişikliği yapılan alandaki dere için ilgili kurumdan görüş alınmadığı, bir önceki planda dava konusu parsellerin güneyinden geçen doğal dere hattının değiştirilmesinin taşkın gibi çevresel risklere yol açabileceği, ayrıca konut alanı fonksiyonun söz konusu imar planı değişikliği ile yeni önerilmesi ve alanda konut yapılaşması bulunmamasına rağmen, nazım imar planı değişikliğinde “gelişme konut alanı” olarak gösterilmesi gerektiği halde “mevcut konut alanı” olarak gösterildiği, bundan dolayı 1/1000 ölçekli uygulama imar planının üst ölçekli nazım imar planı değişikliğiyle uyumlu olmadığı anlaşıldığından davaya konu plan değişikliklerinin imar mevzuatı, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve teknikleri ile kamu yararına uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Usule ilişkin olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda belirtilen koşulları taşımadığından davacının adli yardım talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacının uyuşmazlığa ilişkin dava açma ehliyeti bulunmadığından ehliyet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği, esasa ilişkin olarak ise; kamu yararı gözetilerek ve mevzuata uygun şekilde işlem tesis edildiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY : Dava, Isparta ili, … Mahallesi, …, … ada, …, …, …, …, …, …, …, … ve … saylı parseller civarına ilişkin olarak Isparta Belediye Meclisinin … tarihli ve … sayılı kararı ile kabul edilen 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır. İLGİLİ MEVZUAT: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davası olarak tanımlanmaktadır. 2577 sayılı Kanunun 3. maddesinde; dilekçelerde gösterilmesi gerekli hususlar belirlenmiş, 14’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında; dilekçelerin sırayla a) görev ve yetki, b) idari merci tecavüzü, c) ehliyet, d) idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) süre aşımı, f) husumet, g) 3. ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği belirtilmiş, 15. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, dilekçelerde 14. maddenin 3/c bendine aykırılık görülmesi halinde davanın reddine karar verileceği, hükme bağlanmıştır. 3194 sayılı İmar Kanununun 5.maddesinde nazım imar planı; “varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plan” olarak, uygulama imar planı ise; “tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan” olarak tanımlanmıştır. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Yargısal denetim amacıyla her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması koşuluna ihtiyaç vardır. Her olay ve davada, dava açan kişinin menfaatinin, iptali istenen işlem ile ne ölçüde ihlal edildiğinin takdiri yargı mercilerince yapılmaktadır. İptal davası açılabilmesi için gerekli olan menfaat ilişkisi; kişisel, meşru ve güncel olması halinde gerçekleşecektir. Başka bir anlatımla, iptal davasına konu olan işlemin davacının menfaatini ihlal ettiğinden söz edilebilmesi için, davacıyı etkilemesi, davacının menfaatlerini ihlal etmesi, işlem ile davacı arasında ciddi ve mâkul bir ilişkinin bulunması gerekmektedir. Bu ilişki, uyuşmazlığın niteliğine göre bazen mülkiyet hakkından, bazen de komşuluk hukukundan doğabilmektedir. Sonuç olarak; idari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan “dava açma ehliyeti” iptal davasına konu idari işlemin niteliğine ve dava açanın hukuken korunması gereken menfaatlerine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir. Çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması amacıyla kamu yararını yakından ilgilendiren konularda Danıştay içtihatları ile belde sakini olmak dava açmak için yeterli görülmüş ise de, bu kapsamda bulunmayan bir alanlara ilişkin olarak imar planının iptali istemiyle dava açabilmek için davacının dava açmakta menfaati olduğunu somut olarak ortaya koyması gerekmektedir. Bakılan uyuşmazlıkta, park, yol, otopark ve sosyal tesis alanı kullanımlarında kalan özel mülkiyete konu parsellerin kullanım kararlarında değişikliğe gidilmesine dair 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının dava konusu edildiği ve davacının davayı yalnızca belde sakini (Isparta il sınırılarında ikamet eden bir vatandaş) sıfatıyla açtığı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden adres kayıt sistemindeki (MERNİS) adresi sorgulandığında ikamet yerinin uyuşmazlık konusu taşınmazlara uzak bir konumda ve farklı mahallede yer aldığı, yine UYAP üzerinden Tapu Kadastro Bilgi Sistemindeki (TAKBİS) mal varlığı sorgulandığında ise uyuşmazlık konusu taşınmaza komşu ya da yakın alanda üzerine kayıtlı bir taşınmazının bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda, davacının, dava konusu işlemler ile doğrudan bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı, Isparta ilinde yaşayan bir kişi olarak açtığı bu davadaki istemlerinin çevre, tarihi, kültürel değerlerin korunması gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar kapsamında da değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla bakılan davayı açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurularının reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında isabet bulunmamaktadır. KARAR SONUCU: 1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne, 2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, 3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 25/09/2023 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğuyla karar verildi. (X)KARŞI OY : 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla iptal davasının gerek anılan maddede, gerekse içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek taraflı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel menfaat ilgisi kurabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir. Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel menfaat ilişkisinin varlığı ise, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır. Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından; bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda da yorumlanması gerekmektedir. Öte yandan, çevrenin, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, belde veya semt sakini sıfatıyla açılan davalarda, dava açma ehliyetinin daha geniş yorumlanmak suretiyle belirlenmesi gerektiğine ilişklin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır. Uyuşmazlıkta, her ne kadar dava konusu imar planı değişiklliklerine konu taşınmazların yer aldığı “… Mahallesi” sınırları içerisinde davacının maliki olduğu taşınmaz bulunmamakta, ayrıca davacı aynı mahalle sınırları içerisinde ikamet etmemekte ise de davacı tarafından; kanuna aykırı şekilde dava konusu parsellerin büyük kısmının park alanından konut alanına alındığı, kaldırılan park alanının eşdeğer miktarda ve konumda başka bir alanda ayrılmadığı ve artan yoğunluğa karşılık gereken sosyal donatı alanlarının da belirlenmediği, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün görüşüne başvurulmadan dere hattının değiştirildiği ve etrafındaki park daraltılarak yapılaşmaya açıldığı, bu durumun taşkın riskini beraberinde getirdiği yolunda ileri sürülen iddialar ile açılmış olan bu davada dava konusu imar planlarının kamu yararını yakından ilgilendirdiğinin ve davacının anılan hususlara ilişkin dava açma ehliyeti bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalının dava konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planına ilişkin temyiz istemlerinin esasının incelenmesi gerektiği oyuyla davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği yolundaki Dairemiz kararına katılmıyoruz.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir