Logo

FETÖ Bağlantılı Kurumların Kapatılması Sürecinde Çalışma İzni İptali ve İlgili Genelge Hakkında Danıştay Kararı

📜 Danıştay Karar Künyesi

8. Daire – 2020/6426 – 2023/3630 – 06.07.2023


🔎 Karar Özeti

Danıştay, FETÖ/PDY ile bağlantılı olduğu tespit edilen kurumların kapatılması sonucu öğretmenin çalışma izninin iptalini ve bu işlemin dayanağını hukuken valid bulmuş, ancak ilave bir düzenleme ile başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izni verilmemesinin hukuki dayanağının olmadığını tespit etmiştir.


Karar İçeriği

T.C. D A N I Ş T A Y SEKİZİNCİ DAİRE Esas No : 2020/6426 Karar No : 2023/3630 DAVACI : … DAVALILAR : 1- … Bakanlığı VEKİLİ : Hukuk Müşaviri … 2- … Valiliği VEKİLİ : Av. … DAVANIN KONUSU : Öğretmen olarak görev yapmakta iken çalıştığı kurum kapatıldığından bahisle çalışma izninin iptaline ilişkin işleme karşı yapılan komisyon başvurusunun reddine ilişkin işlem ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu Genelgesinin 3. maddesinin iptali istenilmektedir. DAVACININ İDDİALARI : 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’na tabi kurumda öğretmen olarak görev yapmaktayken, çalıştığı kurumun FETÖ/PYD terör örgütüyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatıldığı, akabinde çalışma izninin iptal edildiği, çalışma izninin iptal edilmesine ilişkin işlemin kaldırılması, geri alınması istemiyle yaptığı başvurusunun reddedildiği, çalışma izninin iptaline ilişkin işlemin Milli Eğitim Bakanlığı’nın 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu Genelgesi’nin 3. maddesi uyarınca tesis edildiği, herhangi bir özel öğretim kurumunda çalışamadığı, işlem ile temel hak ve hürriyetlere müdahale edildiği, bu durumun Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek çalışma izninin iptali ile anılan işlemin dayanağı olan Milli Eğitim Bakanlığı Genelgesinin ilgili hükmünün iptali gerektiği iddia edilmektedir. DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI : DAVALI … BAKANLIĞI’NIN SAVUNMASI : Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu Genelgesi’nin amacının kamu yararının sağlanmasına yönelik olduğu, ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşulların Bakanlığı kamu yararı amacıyla dava konusu düzenleyici işlemde belirtilen önlemleri almaya sevk ettiği, çalışma izin onayına ilişkin iptal işleminin tesis edildiği tarihte davacının görev yaptığı kurumun 23/07/2016 tarihli 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek (II) sayılı cetvelde yer alan ve FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile bağlantılı olduğu tespit edilen okullar arasında yer aldığı, idari tedbir olarak tesis edilen anılan işlemlerden sonra, doğabilecek mağduriyerlerin önüne geçilebilmesi adına 11/10/2016 tarih ve 11137945 sayılı yazı ile tüm Valiliklere hitaben düzenlenen yazıda, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılan kurumlarda görev yapmakla görevine son verilen personelin Bakanlık Makamının 11/10/2016 tarih ve 11116419 sayılı Olur’u doğrultusunda, milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara yada terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı, bunlarla irtibatı olmadığı oluşturulan komisyon marifetiyle belirlenen personelin Bakanlığa bildirilmesinin istendiği, bir başka ifadeyle; milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı yahut irtibatı bulunmadığı tespit edilenlerin görevlerine geri dönme imkanlarının bulunduğu,davacının iptalini talep ettiği işlemlerin mer’i mevzuat hükümleri doğrultusunda tesis edildiği, bu nedenle, dava konusu işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği savunulmaktadır. DAVALI … VALİLİĞİ’NİN SAVUNMASI : Davacının görev yaptığı kurumun 23/07/2016 tarihli 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek (II) sayılı cetvelde yer alan ve FETÖ/ PYD Terör Örgütü ile bağlantılı olduğu tespit edilen okullar arasında yer aldığı, davacının çalışma izninin 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yayımlanan dava konusu Genelgenin 3. maddesi doğrultusunda iptal edildiği, işlemin dayanağının Olağanüstü Hal Kapsamında hazırlanan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname olduğu, söz konusu Kararname’nin gereği olarak alınan Milli Eğitim Bakanlığı’nın 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu yazısının 3. maddesi uyarınca tesis edilen işlemin Anayasaya ve ilgili Kanunlara uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : … DÜŞÜNCESİ : Davanın kısmen reddi, kısmen işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir. DANIŞTAY SAVCISI : … DÜŞÜNCESİ : Dava; 667 sayılı KHK ile kapatılan … İlköğretim Okulunda sınıf öğretmeni olan davacı tarafından, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünün 21.07.2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu Genel Yazısının 3. Maddesinin ve bu madde dayanak gösterilerek iptal edilen çalışma iznin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Ankara Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğünün … tarih ve …sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır. Anayasanın dava konusu işlemin tesisi tarihinde yürürlükte olduğu şekliyle “Şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması sebepleriyle olağanüstü hal ilanı” başlıklı 120. Maddesinde, “Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Milli Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir.” hükmü; “Olağanüstü hallerle ilgili düzenleme” başlıklı 121. Maddesinde, “Anayasanın 119 ve 120 nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilanına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmi Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağrılır. Meclis, olağanüstü hal süresini değiştirebilir, Bakanlar Kurulunun istemi üzerine, her defasında dört ayı geçmemek üzere, süreyi uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. 119 uncu madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, Anayasanın 15 inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağı, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenir. Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler, Resmi Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur; bunların Meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usul, İçtüzükte belirlenir.” hükmü getirilmiştir. (120,121 ve 122. Maddeler 21/1/2017-6771/16 md. İle Mülga olmuş ancak 6771 sayılı Yasanın 11. Maddesi ile 119. Madde değiştirilerek tek madde halinde düzenlenmiştir.) Anayasa’nın yukarıda yer verilen hükmüne istinaden 23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 1. Maddesinde, amacı; “20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir,” şeklinde belirtilmiş; “Kapatılan kurum ve kuruluşlara ilişkin tedbirler” başlıklı 2/1-b maddesinde; “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütüne (FETÖ/PDY) aidiyeti, iltisakı veya irtibatı belirlenen Ekli (II) sayılı listede yer alan özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonları kapatılmıştır”, “Kamu görevlilerine ilişkin tedbirler” başlıklı 4. Maddesinin 1. Fıkrasında; “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlara irtibatı olduğu değerlendirilen; … f) (Değişik: 25/7/2016-KHK-668/4 md.) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ve diğer mevzuata tabi her türlü kadro, pozisyon ve statüde (İşçi dahil) istihdam edilen personel, ilgili kurum veya kuruluşun en üst yöneticisi başkanlığında bağlı ilgili veya ilişkili olunan bakan tarafından oluşturulan kurulun teklifi üzerine ilgili bakan onayıyla kamu görevinden çıkarılır. Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 3üncü maddesinde belirtilenlerin işlemleri ise söz konusu maddedeki usule göre yapılır, g) Bir bakanlığı bağlı, ilgili veya ilişkili olmayan diğer kurumlarda her türlü kadro, pozisyon ve statüde (işçi dahil) istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla kamu görevinden çıkarılır.”; aynı maddenin 2. fıkrasında, “Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler;…” hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen hükümler kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet göstermekte iken 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı İşlenen Suçlar” başlıklı bölümünde yer alan maddelerde düzenlenen suçlar kapsamında FETÖ/PDY terör örgütü bağlantılı olduğu tespit edilerek Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtları hakkında yapılacak işlemleri açıklayan ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğünce hazırlanan 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı Genel Yazının dava konusu edilen 3. maddesinde; “Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarından yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ile kayyum atanan kurumlarda kayyum ataması yapılmadan önce görev yapan, yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitleri yapılarak çalışma izinlerinin valiliklerce iptal edileceği ve bu personelin başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmeyeceği” belirtilmiştir. Bu durumda, 18.10.2016 tarih 6749 sayılı Kanun ile “Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun” adıyla kanunlaşan 667 sayılı KHK’nin, FETÖ/PDY Terör Örgütü ile bağlantılı olduğu tespit edilen kurumlar hakkında öngörülen hükümleri çerçevesinde yapılacak uygulamaya açıklık getirildiği anlaşılan 21.07.2016 tarih ve 7783529 sayılı Genel Yazının dava konusu edilen 3. maddesinde, 667 sayılı KHK’ya aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Bireysel işleme gelince; Olayda; davacının öğretmenlik yaptığı … İlköğretim Okulunun 667 sayılı KHK eki (II) sayılı listede yer aldığı ve kapatıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda; 667 sayılı KHK nin 4/1 maddesinde, terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen personelin kamu görevinden çıkarılacağı öngörülmüş olup, bu kapsamda davacı hakkında idari tedbir niteliğinde tesis edilen çalışma izninin iptaline ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü: HUKUKİ SÜREÇ : Davacı tarafından, çalışma izninin iptaline ilişkin işleme karşı yaptığı komisyon başvurusunun reddine ilişkin işlem ile Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu Genelgesinin 3. maddesinin iptali istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır. İNCELEME VE GEREKÇE: İLGİLİ MEVZUAT: 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun “Amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri veya özel hukuk hükümlerine göre yönetilen tüzel kişiler tarafından açılacak özel öğretim kurumlarına kurum açma izni verilmesi, kurumun nakli, devri, personel çalıştırılması, kurumlara yapılacak mali destek ve bu kurumların eğitim-öğretim, yönetim, denetim ve gözetimi ile yabancılar tarafından açılmış bulunan özel öğretim kurumlarının; eğitim-öğretim, yönetim, denetim, gözetim ve personel çalıştırılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu Kanun, Türkiye Cumhuriyeti uyruklu gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri veya özel hukuk hükümlerine göre yönetilen tüzel kişilerce açılan özel öğretim kurumları ile yabancılar tarafından açılmış bulunan özel öğretim kurumlarını kapsar.” hükmü; “Kurucu/kurucu temsilcisinin nitelikleri ve kurum binaları” başlıklı 4. maddesinde; “(Değişik 1. fıkra: 09.05.2018 – 7141 S.K/Madde 11) Özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucularında, tüzel kişi kurucularının yönetim organlarında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde; 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ya da affa uğramış olsa bile Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan ceza almamış olması veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması, terör örgütlerine ya da Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması şartı aranır. (…)” hükmü; “Kurumlarda çalıştırılacak personel” başlıklı 8.maddesinde; “Kurumların eğitim-öğretim ve yönetim hizmetlerinin, asıl görevi bu kurumlarda olan yönetici ve eğitim-öğretim elemanları ile yürütülmesi esastır. Bir kurumun öğretime başladığı tarihten itibaren mevcut ders saati sayısının, kuruluş sırasında üçte birinin, kuruluşundan üç yıl sonra da en az üçte ikisinin asıl görevi bu kurumlarda olan öğretmen, uzman öğretici veya usta öğreticiler tarafından okutulması zorunludur. Kurumların yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmetlerinde, en az dengi resmi öğretim kurumlarına atanabilmek için gerekli nitelik ve şartları taşıyanlar, resmi dengi bulunmayan kurumların yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmetlerinde ise yönetmelikle belirtilen nitelik ve şartları taşıyanlar görevlendirilir. İhtiyaç halinde, resmi okullarda görevli öğretmenlere asıl görevlerini aksatmamak ve aylık karşılığı okutmakla yükümlü bulunduğu haftalık ders saati sayısını doldurmaları kaydı ve çalıştıkları kurumların izni ile sadece okullarda, aylık karşılığı okutmakla yükümlü bulunduğu haftalık ders saati sayısının yarısı kadar ücretli ders verilebilir. Uzman öğretici, usta öğretici ve öğretmenlik yapma nitelik ve şartlarını taşıyan diğer Devlet memurlarına, ilgili birimlerin izniyle haftada on saati geçmemek üzere ücretli ders görevi verilebilir. Ders saati ücretli olarak görevlendirileceklerle ilgili diğer hususlar yönetmelikle belirlenir. Kurumların müdürleri, kurucu/kurucu temsilcisi tarafından; diğer yönetici ve öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticileri ise müdürlerince seçilir ve çalışma izinleri valiliğin iznine sunulur. Valiliğin izni alınmadan müdür ile diğer yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler işe başlatılamaz. Gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler için valilikçe çalışma izni düzenlenir. Çalışma izninin iptali yine valilikçe yapılır. (…)” hükmü; “Özlük hakları ve sorumluluklar” başlıklı 9. maddesinde; “Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olarak yapılır. Mazeretleri nedeniyle kurumdan ayrılan öğretmen ve öğreticilerin yerine alınacak olanlar ile devredilen kurumların yönetici, öğretmen ve öğreticileri ile bir yıldan daha az bir süre için de iş sözleşmesi yapılabilir. … Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, görevleri sırasında suç işlemeleri veya görevleri nedeniyle kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun uygulanması ve ceza kovuşturması bakımından kamu görevlisi sayılır.” hükmü ve; “Çalışma izninin iptali ve geçici görevlendirme” başlıklı 10. maddesinde; “İki defa teftiş raporuyla başarısızlığı tespit edilen yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin çalışma izni, izni veren makam tarafından iptal edilir. Bu durum, ilgiliye tebliğ edilmek üzere kuruma bildirilir. Tebliğ, sözleşmenin feshine ve ilgilinin kurumla ilişiğinin kesilmesine yeter sebep teşkil eder. Kurumların teftiş ve denetlenmesi sırasında valilik, lüzum görülen durumlarda kurumun yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerini görevden uzaklaştırabilir. Bu takdirde valilikçe, geçici görevlendirme yapılarak gerekli tedbirler alınır.” hükmü yer almaktadır. 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesinde; “bu kanun hükmünde kararnamenin amacı, 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler ile bunlara ilişkin usul ve esasları belirlemektir.” kuralı yer almakta olup; 2. maddesinde, kapatılan kurum ve kuruluşlara ilişkin tedbirler ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin 3. fıkrasında ise; “Milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı belirlenen ve ekli listelerde yer almayan özel ve vakıf sağlık kurum ve kuruluşları, özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonları, vakıflar, dernekler, vakıf yükseköğretim kurumları, sendikalar, federasyonlar ve konfederasyonlar, ilgili bakanlıklarda bakan tarafından oluşturulacak komisyonun teklifi üzerine bakan onayı ile kapatılır. Bu fıkra kapsamında kapatılan kurum ve kuruluşlar hakkında da ikinci fıkra hükümleri uygulanır.” kuralı yer almaktadır. 20/03/2012 tarih ve 28239 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Amaç” başlıklı 1. maddesinde; bu Yönetmeliğin amacının her derece ve türdeki özel öğretim kurumlarının açılış ve işleyişiyle ilgili usul ve esasları düzenlemek olduğu, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde; bu Yönetmeliğin, 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda belirtilen özel öğretim kurumlarını kapsadığı, “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde; bu Yönetmeliğin, 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu, 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 25/8/2011 tarihli ve 652 sayılı Özel Barınma Hizmeti Veren Kurumlar ve Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 10/7/2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 301 inci, 310 uncu ve 326 ncı maddelerine dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir. Yönetmeliğin “Çalışma izinlerinin uzatma onayı” başlılı 27. maddesine göre; kurum müdürünce eğitim personelinden görevine devam edeceklerin listesi ile birlikte yeniden düzenlenen sözleşmeleri, önceki sözleşmenin bitim tarihinden en geç 30 gün önce çalışma izinlerinin uzatılma onayı toplu olarak alınmak üzere milli eğitim müdürlüklerine verilir. Mill Eğitim Müdürlüklerince kurum ve eğitim personelinin mağduriyetine meydan verilmeyecek şekilde eski sözleşmenin bitim tarihinde çalışma izinlerinin uzatılma onayı verilir. Anılan Yönetmeliğin “Kurumlarda görevlendirileceklerden istenilecek belgeler” başlıklı 39. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde; “(1) Çalışma izni düzenlenecek eğitim personelinden; a) İş sözleşmesi, b) (Değişik bend: 05.07.2014 – 29051 s. R.G. Yön./20. md.) Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan suçlardan mahkum edilmemiş olduğuna dair yazılı beyanı, c) İlk defa görev alacaklar hariç, hizmet sınıfında daha önce yaptığı görevleri gösterir hizmet belgesi, ç) Daha önce resmi veya özel öğretim kurumlarında eğitim personeli olarak çalışmış olanlardan en son görev yerinden ayrılışını gösterir belge, d) Diploma veya diploma yerine geçen belgenin aslı veya milli eğitim müdürlüğünce onaylı örneği, e) Öğretmen olarak görevlendirileceklerden, ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans ya da pedagojik formasyon programı başarı belgesinin aslı veya kurumca onaylı sureti istenir. (2) Daha önce aynı ilde başka bir özel öğretim kurumunda aynı alanda çalışmış olanlardan, birinci fıkranın (c), (d) ve (e) bentlerinde sayılan belgeler istenmez. (3) Kurumca görevlendirilecek diğer personelden; a) (Değişik bend: 05.07.2014 – 29051 s. R.G. Yön./20. md.) Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan suçlardan mahkum edilmemiş olduğuna dair yazılı beyanı, b) En az ilkokul (…) mezunu olduğunu gösterir belgenin aslı veya milli eğitim müdürlüğünce onaylı örneği kurumca istenir.” kuralı yer almaktayken; anılan maddede 20/06/2017 tarih ve 30102 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesiyle değişikliğe gidilmiştir. Söz konusu değişiklik ile; ” (1) Çalışma izni düzenlenecek eğitim personelinden aşağıdaki bilgi ve belgeler istenir: a) İş sözleşmesi. b)5 inci maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan suçlardan mahkum edilmemiş olunduğuna dair yazılı beyan. c) İlk defa görev alacaklar hariç hizmet sınıfında daha önce yapılan görevleri gösterir hizmet belgesi. ç) Daha önce resmi veya özel öğretim kurumlarında eğitim personeli olarak çalışmış olanlardan en son görev yerinden ayrılışını gösterir belge. d) Diploma veya diploma yerine geçen belgenin aslı veya milli eğitim müdürlüğünce onaylı örneği, yurt dışından alınmış diplomaların ise Yükseköğretim Kurulundan alınmış denklik belgesinin aslı veya onaylı örneği. e) Öğretmen olarak görevlendirileceklerden, ortaöğretim alan öğretmenliği tezsiz yüksek lisans ya da pedagojik formasyon programı başarı belgesinin aslı veya kurumca onaylı sureti. (2) Daha önce aynı ilde başka bir özel öğretim kurumunda aynı alanda çalışmış olanlardan birinci fıkranın (c), (d) ve (e) bentlerinde sayılan belgeler; üniversitelerin ilgili lisans programlarından mezun olup resmi veya vakıf üniversitelerinde en az iki yıl eğitim personeli olarak çalışmış olduğunu belgelendirenlerden ise pedagojik formasyon belgesi istenmez. (3) Kurumda görevlendirilecek diğer personelden aşağıdaki bilgi ve belgeler istenir: a) 5 inci maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde yer alan suçlardan mahkum edilmemiş olunduğuna dair yazılı beyan. b) En az ilkokul mezunu olunduğunu gösterir belgenin aslı veya milli eğitim müdürlüğünce onaylı örneği.” kuralı benimsenmiştir. Ayrıca, anılan maddede 19/02/2020 tarih ve sayılı 31044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 27. maddesiyle yapılan değişiklikle; çalışma izni düzenlenecek eğitim personeli ile kurumda görevlendirilecek diğer personelden Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen şartları haiz olduğuna ilişkin yazılı beyanının isteneceği kurala bağlanmıştır. Anılan Yönetmeliğin “İşten ayrılma” başlıklı 44. maddesinde ise; sözleşme süresi sona erenler hariç, 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre sözleşmeleri karşılıklı veya tek taraflı feshedilenler ve sözleşme süresi sona ermeden aynı Kanunun ilgili hükümleriyle belirlenen süreler içinde bu isteğini diğer tarafa yazılı olarak bildirenlere valilikçe görevden ayrılış onayı düzenleneceği, görevinden ayrılan eğitim personelinin görevlerinden ayrılışı ile kurumdan ayrılmak isteyenlerin müracaatlarının en geç beş iş günü içerisinde kurum yetkilisi tarafından doğrudan bağlı bulunduğu milli eğitim müdürlüğüne bildirileceği, ilgililerin ayrılış sebeplerine uygun olarak valilikten yedi iş günü içinde görevden ayrılış onaylarının alınacağı, görevinden ayrılan personelin durumunu milli eğitim müdürlüğüne bildirmeyen kurum yetkilileri hakkında yasal işlem yapılacağı; “Özlük dosyası” başlıklı 45. maddesinde de; kurumlarda görevli eğitim personelinin özlük dosyasının, milli eğitim müdürlüklerince tutulacağı, görevinden ayrılarak başka bir kurumda görev alan eğitim personelinin özlük dosyasının, önceki görev yaptığı milli eğitim müdürlüğünden bir ay içerisinde isteneceği kuralı benimsenmiştir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME: İdari Süreç: Milli Eğitim Bakanlığı’nın 21/07/2016 tarih ve E.7762886 sayılı Bakan Olur’u ile uygun görülen ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü’nün 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu, bütün Valilikler bünyesindeki İl Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderilen Genelge’de; “Bakanlığımıza bağlı olarak faaliyet göstermekte iken 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı İşlenen Suçlar” başlıklı bölümünde yer alan maddelerde düzenlenen suçlar kapsamında FETÖ/PDY terör örgütü bağlantılı olduğu tespit edilerek Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtları hakkında ilgi Makam Onayı doğrultusunda yapılacak işlemler aşağıda belirtilmiştir: 1. Bu kurumlardan yönetimlerine kayyum atanmayan özel okullar dışındaki özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarının kurum açma izinleri iptal edilerek kapatılacak, kapatılan özel öğretim kurumlarının mevcut işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının bir örneği iptal edilmek üzere Bakanlığımıza gönderilecektir. Bakanlığımızdaki bilgiler doğrultusunda işyeri açma ve çalışma ruhsatı Bakanlığımızca iptal edilen özel okullar dışındaki kurumların kurum açma izinleri de valiliklerce iptal edilerek kurumlar kapatılacaktır. Bu kapsamdaki özel okulların kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali Bakanlığımızca yapılacaktır. Bu kurumların ilgililerinin MEBBİS üzerinde herhangi bir bilgiye erişimine izin verilmemesi için gerekli tedbirler alınacaktır. 2.Kurum açma izni ile işyeri açma ve çalışma ruhsatları iptal edilen kurumların mühür ve evrakı, herhangi bir güvenlik zafiyetine yol açmayacak şekilde gerekli tedbirler alınarak millî eğitim müdürlüklerinde muhafaza altına alınacaktır. Bu konuda gerektiğinde Cumhuriyet Savcılıklarına bilgi verilecek, kolluk güçlerinden destek alınacaktır. 3.Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarından yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ile kayyum atanan kurumlarda kayyum ataması yapılmadan önce görev yapan, yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitleri yapılarak çalışma izinleri valiliklerce iptal edilecek ve bu personele başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmeyecek ve MEBBİS üzerinde gerekli bilgiler işlenecektir. 4.26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı İşlenen Suçlar” başlıklı bölümünde yer alan maddelerde düzenlenen suçlar kapsamında FETÖ/PDY terör örgütü bağlantılı olduğu düşünülen ancak Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında henüz işlem başlatılmamış özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarının bilgileri herhangi bir gecikmeye meydan verilmeksizin Cumhuriyet Savcılıklarına ve Genel Müdürlüğümüze bildirilecektir.” açıklamalarına yer verildiği görülmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim kurumları Genel Müdürlüğü’nün “667 Sayılı KHK İle İlgili Uygulamalar” konulu 01/08/2016 tarih ve E.8136328 sayılı yazısında; 886 sayılı Makam onayı doğrultusunda, personel çalışma izni onaylarının iptali işlemlerinin MEBBİS özel öğretim kurumları modülünde “667 Sayılı KHK Kapsamında Kurumu Kapatıldı” butonu ile yapılacağı, buton açılmadan önce tesis edilen işlemler için Bakanlıkça gerekli işlemlerin yapılabilmesi için bu personel listelerinin ivedilikle Bakanlığa gönderilmesi gerektiği, Bakanlığın gerekli iş ve işlemleri yapacağı; “FETÖ/PDY Bağlantılı Kurumlarda Çalışmış Olan Personel” konulu 20/09/2016 tarih ve E. 9899240 sayılı yazısında; FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı çerçevesinde 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname Eki II sayılı listesinde yer alan (673 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 1 inci maddesi gereği bu listeden çıkarılanlar hariç) özel öğretim kurumu ile öğrenci yurtlarından Kararname öncesinde yönetimine kayyum atananlarda, kayyum ataması yapıldığı tarihten önce çalışmakta olan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin, FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı çerçevesinde 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname Eki II sayılı listesinde yer alan (673 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin I inci maddesi gereği bu listeden çıkarılanlar hariç) özel öğretim kurumu ile öğrenci yurtlarından yönetimine kayyum atanmaksızın 667 sayılı Kararname ile kapatılanlarda Kararname’nin Resmi Gazete’de yayımlandığı 23/07/2016 tarihinde çalışmakta olan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personel ile 667 sayılı Karamame’nin 2 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Bakan onayı ile kapatılan kurumlarda Bakanlık onay tarihi itibariyle o kurumda çalışmakta olan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin çalışma izin onaylarının iptal edilmesi, bu personele başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmemesi ve MEBBİS üzerinde de gerekli değişikliklerin yapılması gerektiği, belirtilen tarihlerden önce görev yapmış ve muhtelif nedenlerle görevlerinden ayrılmış olan personelin, MEBBİS Özel Öğretim Kurumları Modülünde yer alan “667 sayılı KHK kapsamında kurumu kapatıldı ” butonunun kapsamı dışında olduğu ifade edilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 11/10/2016 tarih ve E.11116419 sayılı Bakan Olur’u ile uygun görülen ve 11/10/2016 tarih ve E.11137945 sayılı işlem ile bütün Valilikler bünyesindeki İl Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderilen yazıda ise; “667 sayılı KHK Eki II sayılı listede yer alan özel öğretim kurumları İle özel öğrenci yurtlarının kapatıldığı, yine KHK’nın 2 nci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Bakan onayı ile özel öğretim kurumları ve özel öğrenci yurtlarının kapatılabileceği belirtilmektedir. 667 sayılı KHK kapsamında kapatılan kurumlarda çalışmakta olan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personel hakkında çalışma izin onaylarının iptal edilmesi, bu personellere başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmemesi gerektiği belirtilmiştir. Bu yöndeki uygulamalar sonucunda bazı personellerin mağdur duruma düştüğü yönündeki başvuruların Bakanlığımıza ve valiliklere iletildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle; 667 sayılı KHK kapsamında kapatılan kurumlarla ilgili yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılan personeller hakkında valilikler tarafından komisyon oluşturulacaktır. Milli Eğitim Müdürlüklerine müracaat edenlerden 667 sayılı KHK kapsamında millî güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisaki, bunlarla irtibatı olmadığı; oluşturulan bu komisyon marifetiyle belirlenen personellerin ekteki tabloya işlenerek Bakanlığımızca değerlendirmek üzere Valilikler tarafından Genel Müdürlüğümüze bildirilmesi gerekmektedir.” açıklamalarına yer verilmiştir. Genel Açıklama: Dava konusu Genelge’nin 3. maddesinin; kapsamda bulunan kurumlarda görev yapan, yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitleri yapılarak çalışma izinlerinin valiliklerce iptal edilmesi ve bu personele başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmemesi ve bu duruma ilişkin verinin MEBBİS’e işlenmesi şeklinde iki yönü bulunmaktadır. Bu itibarla; düzenleyici işlemin yukarıda ifade edilen bu iki yönü ve doğurduğu hukuki sonuçların farklı olması hasebiyle, “personelin çalışma izninin iptal edilmesi” ile “personele bir daha çalışma izni düzenlenmemesi” durumlarının ayrı ayrı hukuki incelemeye tabi tutulmasına karar verilmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu Genelgesi’ nin 3. maddesinde yer alan; “… görev yapan, yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitleri yapılarak çalışma izinleri valiliklerce iptal edilmesi…” ibaresi yönünden yapılan inceleme: 5580 sayılı Kanun kapsamında görevlendirilen personelin çalışma rejiminin hukuki niteliğinin ortaya konulması, uyuşmazlığın bu kısmının çözümü yönünden önem arz etmektedir. 5580 sayılı Kanun kapsamında bulunan kurumlarda görev yapabilmek için; özel öğretim kurumu ile kurumda görev yapmak isteyen kişi arasında İş Kanunu kapsamında iş sözleşmesinin imzalanması üzerine, kurum müdürlüğünce, çalışma izni verilmesi istenen eğitim personelinin ve diğer personelin bu izne esas olan belgelerini eksiksiz olarak tamamlamak suretiyle evrakı kurumun doğrudan bağlı bulunduğu millî eğitim müdürlüğüne teslim edeceği, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan şartları sağladığı yapılan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucuna ilişkin yetkili makamlardan alınmış belge ile tespit edilen ve diğer nitelik ve şartları uygun bulunanlara müracaattan itibaren 10 gün içinde çalışma izni valilikçe düzenleneceği, Valilikten çalışma izni alınmadan personelin işe başlatılamayacağı açıktır. Görüldüğü üzere; özel öğretim kurumlarında görev yapan personel için, doğrudan hangi kurumda hangi kadro ve/veya pozisyonda görev verilmek isteniyorsa, o çerçevede çalışma izni onayı düzenlenmekte olup; anılan kurumlarda çalışmak kişilere, istedikleri kurumda çalışabilmelerine imkan verecek genel bir çalışma izni onayı bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle; özel öğretim kurumunda çalışmak isteyen kişilere verilen iznin kişinin çalışmak istediği kuruma münhasıran verilmesi nedeniyle aynı izne dayanılarak baska bir özel ögretim kurumunda çalışmanın mümkün olmadığı, bu hâlde çalışma iznine konu kurumun kapatılması hâlinde çalışma izninin bir fonksiyonunun kalmayacağı tartışmasızdır. Dava konusu Genelge’nin 3. maddesi uyarınca, Cumhuriyet Savcılıklarınca haklarında işlem başlatılan özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarından yönetimine kayyum atanmayan kurumlar ile kayyum atanan kurumlarda (667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu kurumlar kapatıldığı için süreç içerisinde Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim kurumları Genel Müdürlüğü’nün “667 Sayılı KHK İle İlgili Uygulamalar” konulu 01/08/2016 tarih ve E.8136328 sayılı yazısı uyarınca kapatılan kurumlar olarak ifade edilmektedir.) kayyum ataması yapılmadan önce görev yapan, yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personelin MEBBİS üzerinden tespitleri yapılarak çalışma izinleri valiliklerce iptal edilmiştir. Dava konusu Genelge kapsamında bulunan personellerin çalıştığı kurumların, olağanüstü hal kapsamında, gerek; 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamesi’nin Ekli listesinde yer verilmek suretiyle doğrudan Kanun Hükmünde Kararname ile gerekse anılan Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin 3. fıkrası uyarınca Bakan Olur’u ile kapatıldığı görülmekte olup; çalışma izni iptal edilen personelin kapatma nedeniyle halihazırda kendilerine çalışma onayı düzenlenen kurumlarda fiilen ve hukuken çalışma imkanları bulunmamakta olup; anılan personelin çalışma izninin iptali, sadece fiilî durumun tespitini sağlamaktadır. Bir başka deyişle; davalı idarece kapatılan kurumlarda görev yapan personellerin çalışma izinlerinin iptal edileceği yolunda herhangi bir düzenleme yapılmasaydı dahi, yukarıda açıklanan personel çalıştırma rejiminin niteliği gereği, ilgili kişilerin çalışabileceği bir kurum bulunmadığından fiilen çalışamayacakları tartışmasızdır. Bu itibarla; dava konusu Genelge’nin 3. maddesinde, Genelge kapsamındaki kurumlarda görev yapan personelin çalışma izninin iptal edilmesine ilişkin hükmün, sadece o kurumla sınırlı düzenlenen çalışma izninin iptali sonucunu doğuracağından dava konusu düzenlemenin bu kısmı yönünden hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 21/07/2016 tarih ve 7783529 sayılı “FETÖ/PDY Terör Örgütü ile Bağlantılı Olduğu Tespit Edilen Kurumlar” konulu Genelgesi’ nin 3. maddesinde yer alan; “… bu personele başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmeyecek ve MEBBİS üzerinde gerekli bilgiler işlenecektir.” ibaresi yönünden yapılan inceleme: Anayasa, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına ilişkin olarak olağan ve olağanüstü dönemler için iki ayrı hukuki rejim öngörmektedir. Olağan dönemde temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması rejimi Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenmişken olağanüstü dönemde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ya da kullanılmasının durdurulması rejimi Anayasa’nın 15. maddesinde yer almaktadır. Anayasa’nın 15. maddesine göre savaş, seferberlik hâllerinde veya olağanüstü durumlarda temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının kısmen veya tamamen durdurulması ve bunlar için Anayasa’nın diğer maddelerinde öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınması mümkündür. Ancak; bir tedbirin OHAL tedbiri olarak nitelendirilebilmesi ve incelemenin Anayasa’nın OHAL dönemi için öngördüğü denetim rejimi kapsamında yapılabilmesi için olağanüstü durumun var olması ve ilan edilmesi, tedbirin olağanüstü hâlin ilanına sebep olan tehdit veya tehlikelerin bertaraf edilmesine yönelik olması ve olağanüstü hâl süresiyle sınırlı uygulanması şeklindeki koşullar da bulunmalıdır. (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 188-191; AYM, E.2018/89, K.2019/84, 14/11/2019, § 11; Tamer Mahmutoğlu [GK], B. No: 2017/38953, 23/7/2020, §§ 71-75) Uyuşmazlığa konu düzenleyici işleminin ilgili hükmü uyarınca, kapsamda bulunan personel hakkında bir daha çalışma izni düzenlenmemesi sonucu doğduğu görülmekte olup; Genelge’nin hukuki sonuçlarının, OHAL’in süresini aştığı, dolayısıyla; denetimin olağan dönemde hak ve özgürlükleri sınırlama ve güvence rejimi bakımından temel öneme sahip olan Anayasa’nın 13. maddesi bağlamında yapılması gerektiğine karar verilmiştir. Anayasa’nın “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması” başlıklı 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı; “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesinde; herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahip olduğu ve ” Çalışma hakkı ve ödevi” başlıklı 49. maddesinde de; çalışmanın, herkesin hakkı ve ödevi olduğu, Devletin, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı hükümlerine yer verilmiştir. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkelerin düzenlendiği Anayasa’nın 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği temel bir ilke olarak benimsenmiştir. Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için, Anayasanın 48. ve 49. maddeleri çerçevesinde, “çalışma özgürlüğü” bağlamında yapılacak sınırlamalara yönelik kuralın ikincil mevzuat hükümleri ile belirlenip belirlenemeyeceğinin ortaya konulması gerekmektedir. Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamelerinin ilgili hükümlerinde öngörülen meslekten veya kamu görevinden çıkarma veya bu hükümlere dayanılarak idari işlem ile kamu hizmetindeki görevine son verme işlemleri; adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile milli güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen diğer yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan, geçici olmayan ve nihai sonuç doğuran “olağanüstü tedbir” niteliğinde olup yargı içtihatları da bu yöndedir. (Danıştay Beşinci Dairesi E:2016/8196, K:2016/4066, 04/10/2016) Kanunilik ilkesi, ilgililerin hangi davranış ya da eylemleri neticesinde ne tür bir yaptırıma muhatap olacakları hususunda öngörülebilirlik ve hukukî güvenlik sağlar. İdarî yaptırımların kanuniliği, idarenin keyfi olarak davranmasını engellediği gibi, hukuk devletinin gereklerinin de yerine getirilmesine hizmet eder. Çünkü, idarî yaptırımların bireylerin hak ve özgürlüklerine getirebileceği sınırlandırmalar kanunlarla belirlenebilir. Kanuni bir dayanağı olmaksızın idarî işlemle yapılacak bir müdahale ise, bireylerin hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasına neden olur. Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuru incelemesi yaparken, temel hak ve özgürlüklere ilişkin ihlal iddialarının değerlendirilmesinde, başlıca ölçüt olarak “kanunilik” kriterini benimsemekte olup; “kanunilik” kriterini sağlamayan müdahaleleri, diğer güvence ölçütleri olan; meşru amaç, ölçülülük ve demokratik toplum düzeni için gereklilik açısından incelememektedir. Belirtmek gerekir ki; Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca, hak ve özgürlüklere müdahale edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan düzenleyici işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına bağlıdır. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır. (AYM kararları; Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56; Sanasaryan Vakfı, B. No: 2019/6264, 03/11/2022, § 73). Bununla birlikte; temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların şeklen var olması yeterli değildir. Kanunilik ölçütü aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirmekte olup; bu noktada kanunun niteliği önem kazanmaktadır. Kanunla sınırlama ölçütü sınırlamanın erişilebilirliğini, öngörülebilirliğini ve kesinliğini ifade etmekte; böylece uygulayıcının keyfî davranışlarının önüne geçtiği gibi kişinin hukuku bilmesine de yardımcı olmakta; bu yönüyle hukuk güvenliği teminatı sağlamaktadır. (AYM kararları; Halime Sare Aysal [GK], B. No: 2013/1789, 11/11/2015, § 62; Fatih Saraman, § 66; Turgut Duman, § 67; Tamer Mahmutoglu, § 104). Bu açıklamalar ışığında; 5580 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen hükümleri dikkate alındığında; koşulların oluşması halinde, 5580 sayılı Kanun’a tabi kurumlarda görev yapan personelin çalışma izninin iptalinin mümkün olduğu, ancak; “bir daha özel öğretim kurumlarında çalışma izni verilmemesi” sonucunu doğuracak veya buna imkan verecek bir kuralın bulunmadığı görüldüğünden; dava konusu Genelge’nin 3. maddesinde, kapsamda bulunan kurumlarda görev yapan, yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personele bir daha çalışma izni verilmemesi yolunda getirilen kuralın kanuni dayanağının bulunmadığı görülmektedir. Ayrıca; 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamede de “5580 sayılı Kanun’a tabi kapatılan kurumlarda görev yapan personele bir daha çalışma izni verilmeyeceği” yolunda herhangi hüküm bulunmamaktadır. Nitekim; konuya ilişkin olarak; 06/04/2022 tarih ve 31801 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 06/01/2022 tarihli Ayşe Ortak (Başvuru Numarası: 2018/25011) başvurusunda da benzer değerlendirmeler yer almaktadır.
Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir