Türk Ceza Kanunu’nun 109. maddesi, bireylerin en temel haklarından biri olan özgürce hareket etme hakkını koruma altına alır. Bu madde, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu tanımlar ve bu suçun cezalandırılmasını düzenler. Gündelik hayatta, bir kişinin iradesi dışında bir yerde tutulması, alıkonulması veya belirli bir yere gitmesinin engellenmesi bu suç kapsamında değerlendirilir. Bu içerikte, TCK 109’un […]
Devamını OkuHakimin reddi, hukuk sistemimizde tarafsız bir yargılama sürecinin teminatı altında önemli bir yer tutar. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Madde 29 ve ilgili yargıtay kararları, hakimin reddi talebiyle ilgili usul ve hakimin bu talep karşısındaki yükümlülüklerini detaylandırır. Bu yazıda, hakimin reddi talebinin ne olduğunu, ne zaman ve nasıl yapılacağını ve bu taleple ilgili yargıtay kararlarının uygulamadaki […]
Devamını OkuCeza muhakemesi süreçlerinde çocuk sanıkların korunması, adil yargılama ilkelerinin temel bir parçasıdır. Bu bağlamda, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 185. maddesi, çocuk sanıkların duruşmalarının kapalı yapılmasını zorunlu kılar. Bu yazıda, CMK 185 madde kapsamında çocuk sanıkların korunması, kapalı duruşmanın önemi ve ilgili Yargıtay kararlarına yer verilecektir. Bu düzenlemenin amacı, çocukların kamuoyu önünde damgalanmasını önlemek ve onların […]
Devamını OkuHukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 245. madde, tanıklık görevi kapsamında mahkemeye çağrılan kişilerin bu çağrıya uyma zorunluluğunu ve uymama durumunda uygulanacak yaptırımları düzenlemektedir. Bu madde, adil bir yargılama sürecinin sağlanması ve tanık ifadelerinin yargılama sürecine etkin bir şekilde dahil edilmesi açısından büyük önem taşır. Gerçek hayatta karşılaşılan durumlar ve Yargıtay kararları ışığında, çağrıya uyma zorunluluğunun önemi […]
Devamını OkuCeza muhakemelerinde genetik incelemelerin önemi, suç soruşturmalarında delil toplama süreçlerinin kritik bir parçası haline gelmiştir. Özellikle CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu) Madde 79, hakimin kararı ve moleküler genetik incelemelerin yapılabilmesi için gerekli koşulları belirler. Bu düzenleme, suç yerinde elde edilen bulguların şüpheli, sanık veya mağdura ait olup olmadığının tespit edilmesinde büyük bir rol oynar. Ancak bu […]
Devamını OkuAdliye binalarında ve duruşma salonlarında ses ve görüntü kaydedici cihazların kullanımı, hem hukuki hem de toplumsal açıdan önemli bir konudur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 183. maddesi, adliye içerisinde ve duruşma salonlarında ses ve görüntü kaydedici aletlerin kullanılmasını yasaklamaktadır. Bu yasak, adli süreçlerin sağlıklı işleyişi için hayati önem taşır. Gerekçeler arasında, mahkemelerin tarafsızlığını koruma, sanığın suçsuzluk […]
Devamını OkuGünümüzde dijital iletişim araçları, özellikle WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamaları, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Peki, bu dijital yazışmalar hukuki süreçlerde, özellikle de mahkemelerde delil olarak kabul edilebilir mi? Bu soru, teknolojinin hukuk alanında nasıl entegre edildiği ve hukuki süreçlerin güncel yaşamın gerçeklikleriyle nasıl uyum sağladığı konusunda önemli bir tartışma yaratmaktadır. Yargıtay kararları ışığında, […]
Devamını OkuHukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 187. maddesi, davaların temelini oluşturan ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde kritik bir role sahip olan ispatın konusunu düzenler. Gündelik hayatta karşılaşılan birçok hukuki uyuşmazlık, hangi tarafın hangi vakıaları ispat yükümlülüğü altında olduğu ve bu ispatın nasıl gerçekleştirileceği konuları etrafında şekillenir. Bu bağlamda, HMK’nın 187. maddesi ve bu maddeye dair Yargıtay kararları, […]
Devamını OkuBulaşıcı hastalıklar, toplum sağlığını tehdit eden önemli bir sorundur. Bu hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler, bireylerin ve toplumun sağlığını korumak için elzemdir. Türk Ceza Kanunu’nun 195. maddesi, bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere aykırı davranmanın suç teşkil ettiğini belirtir. Bu madde, bulaşıcı hastalıkların kontrol altına alınmasını ve yayılmasının önlenmesini amaçlar. Bu yazıda, TCK Madde 195 kapsamında […]
Devamını OkuTürk Ceza Kanunu’nun 256. maddesi, kamu görevlilerinin zor kullanma yetkisine ilişkin sınırları belirler ve bu sınırların aşılması durumunda uygulanacak cezai yaptırımları düzenler. Kamu düzeninin sağlanması ve hukukun üstünlüğünün korunması adına bazı kamu görevlilerine zor kullanma yetkisi tanınmıştır. Ancak bu yetkinin kötüye kullanılması, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine zarar verebilecek durumları ortaya çıkarabilir. Bu nedenle, 256. […]
Devamını Oku